CİNSEL GÜCÜ ARTIRMANIN 10 YOLU

Cinsel yaşamınızı her yaşta keyifle sürdürmek istiyorsanız, aşağıdaki önerilerden yararlanabilirsiniz.
Kullandığınız ilaçlara dikkat edin: Bazı ilaçlar, özellikle de yüksek tansiyon, kalp hastalıkları ve depresyon tedavisinde kullanılanlardan bazıları, iktidarsızlık yapabilmektedir.

Yeni başladığınız bir ilaçtan sonra cinsel güçsüzlük oluştuysa doktorunuzla görüşmelisiniz.

Beslenmenize özen gösterin: Tükettiğiniz besinlerdeki kolesterol ve doymuş yağ miktarını azaltın. Daha az kalori tüketin, sebze ve meyve kullanımınızı artırın.
 
Kilo verin: Cinsel güçsüzlük ile ilgili pek çok hastalıkta, özellikle şeker hastalığında, hipertansiyon ve damar sertliğinde, kilo fazlalığı ve şişmanlık en önemli faktördür. Düzenli bir kilo verme programı, damarlardaki kan akımını iyileştirip cinsel yaşamınıza olumlu katkılar sağlar.

Düzenli egzersiz yapın: Düzenli egzersiz alışkanlığı sizi seksüel güç azalmasının en önemli faktörleri olan yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalıkları ve damar sertliğinden koruyacak, damarlarınızı hep genç tutacaktır.

Strese dikkat: Depresyonun ve depresyon tedavisinde kullanılan pek çok ilacın cinsel yaşamı baskıladığı bilinmektedir. Ayrıca gerilimli, stres düzeyi yüksek, sinirli erkeklerde cinsel güç kaybı daha erken yaşlarda ortaya çıkmakta ve daha yoğun seyretmektedir.

Alkol ve sigaradan uzaklaşın: Alkol ve sigara da cinsel sağlığın en etkin toksinleridir.

Düzenli seks yapın: Cinsel güç azalmasından korunmanın etkin yollarından biri de düzenli seks hayatıdır.

Yeterince uyumaya dikkat edin: Uykusuzluk ve yorgunluk, düzenli seks yaşamının en önemli toksinleridir.

Paniğe kapılmayın: Herkes zaman zaman cinsel güçsüzlük sorunu yaşayabilir. Asla hemen paniğe kapılmayın. Bu dönemlerde düzenli dinlenme, kısa tatiller, kaçışlar size iyi gelecektir.
Doktorunuzla konuşun: Cinsel güç kaybı sorununuzu doktorunuza bildirmekten çekinmeyin. Bu sorun bazen çok basit bir hatadan kaynaklanabilir. Seyrek de olsa önemli bir sağlık sorununun ilk belirtisi olabilir. Sebebin belirlenmesinde ve en uygun çözümün bulunmasında doktorunuzdan yardım istemenizde yarar vardır.

 (Prof. Dr. Halim Hattat’ın katkılarıyla)

EVLİLİKTE CİNSEL HAYAT NASIL CANLANDIRILIR

Evlilikte ölen seksi yeniden canlandırmanın püf noktaları
Belçikalı ilişki terapisti Esther Perel, cinsel sorunu olan çiftlere 22 yıl danışmanlık yaptıktan sonra ‘Esaret Altında Seks’ adlı bir kitap yazdı.
Evlilik ve seksin bir arada yürümediğini yazan terapist, evliliğe yeniden cinsel heyecan getirmenin yollarını şöyle anlatıyor:

1-) Tutkuyu körükleyen şey mekandır, yeni mekanlara gidin
2-) İlişkiye gizem katın, tutku arada mesafe gerektirir
3-) Eşinize yabancı gözüyle bakın, gizem geri dönsün
4-) Başkalarıyla da sohbet edin, tek başına seyahate çıkın


Hayatın neredeyse yarısını cinsel sorunları bulunan çiftlere danışmanlık yaparak geçiren Belçika asıllı ilişki terapisti   Esther Perel (48), 22 yıllık tecrübesine dayanarak iddialı bir kitap çıkardı.

ABD’de yaşayan Perel, bu ay ABD ve 10 ayrı ülkede piyasaya çıkan ve yakında Türk okurlarıyla da buluşacak olan “Mating in Captivity” (Esaret Altında Seks) adlı kitabında evlilik ve seksin genellikle bir arada yürümediğini belirterek, evliliğe tekrar cinsel heyecan getirmenin pratik yollarını anlatıyor.

21 yıllık evliliğinden iki çocuğu bulunan Perel, uzun süreli ilişkilerin güven, istikrar ve yakınlık hislerine dayalı olduğunu ifade ederken, erotizmin ise çoğu zaman evliliklerde eksikliği duyulan yenilik, gizem ve risk üzerine kurulu olduğunu belirtiyor.

Dolayısıyla erotizmi arayan sorunlu çiftler ya ayrılıyor ya da birbirini aldatıyor. Perel, “Herkes özel olmak, hayatı canlı yaşamak, ‘ölü’ gibi hissetmekten kurtulmak ve birilerine bağlanmak ister. Seks de bunlara ulaşmanın yollarından biridir diye konuşuyor.

MEKANIN ÖNEMİ
Bu yıl Bilgi Üniversitesi’nde de bir konferans veren Perel, İngiliz Evening Standard Gazetesi’ndeki röportajda, cinsel soğukluk çeken çiftlere tavsiyesini şöyle açıklıyor:

 “Tutkuyu körükleyen şey mekandır. Erkekler de kadınlar da özgürlük ister. Ama ilişkiler bir süre sonra sürekli kontrol mekanizması haline gelir.

Heyecan yok olur.

Eşinizle, daha önce ikinizin de hiç bulunmadığı bir ortamda buluşun.

Erotik gizem geri gelecektir.

Bazen tutkuyu yok eden şey ilişkide kadın ve erkek arasında yakınlık olmaması değil, çok fazla yakınlık olmasıdır.

Çünkü tutku, arada mesafe bulunmasını gerektirir.

Mesafeyi kaldırırsanız, ne karşı tarafa geçecek bir köprü, ne de karşıda ziyaret edecek bir kişi kalır. ”

3’ÜNCÜ KİŞİ HEYECANI
Perel kitabında, danışmanlık yaptığı sorunlu çiftlerden örnekler de veriyor:

 “Bir kadın hastam, bir partide kocasını görmüş ve ona bir yabancı gibi bakmış.

O anda kocasının aslında ne kadar çekici olduğunu fark edip şaşırmış.

Birçok kadın hastam benzer durumlarla karşılaşmış.

Kimi kadınlar için kocasını kayak yaparken ya da ustası olduğu bir işi yerine getirirken görmek ilişkiye heyecan katıyor.

Erkekler için de benzer şeyler geçerli.”

YEMEĞE ÇIKIN
Perel, sağlıklı ilişki için şu tavsiyelerde de bulunuyor:

 “Eşinizden başka insanlarla da sohbet edin; mutlaka bir “en iyi dostunuz” olsun.

En iyi dostunuzun eşiniz olması gerekmiyor, çünkü böyle olduğunda gizemin kaybolduğundan şikayet ediyorsunuz.

Kendi ilgi alanlarınıza eğilin.

Her zaman onun istediği filme gitmeyin.

Eşiniz istemese bile seyahate çıkın.

Öğle arasında herkesçe yemeğe çıktığınız gibi bir gün de eşinizle yemek yiyin.”



VATAN

CİLDİNİZİ DÜĞÜNE HAZIRLAYIN

Tüm kozmetikler ve kremlerin içerikleri aynı değildir.Bazı kullanılan malzemeler cilde iyi gelmek bir yana zarar verebilir.Örneğin sodyum lauryl sülfat içerikli kozmetikler gözeneklerin tıkanmasına veya aknelerin çoğalmasına neden olabilir.Akne oluşumuna meyilli ciltler için mineral bazlı makyaj ürünleri kullanılması bir alternatiftir.Bu tarz ürünlerin birçoğu aynı zamanda güneş koruyucu da içermektedir.Mevsimsel veya hormonsal değişikler cildinizin görüntüsünün değişmesine sebep olabilir.
 
 Yaz aylarında cildiniz yağlı olurken, kış aylarında kuru bir cilde dönüşebilir.Cildinizi, size uygun, denenmiş, doğru temizleyiciler ve losyonlar kullanarak dengeleyebilirsiniz.Nemlendirici kreminizle badem yağını karıştırarak oluşturduğunuz karışımı her gün dudaklarınıza sürerek, onların daha yumuşak ve çekici görünmesini sağlayabilirsiniz.
  Yüzünüze bakım amaçlı sürdüğünüz kremler ya da maskeler göz çevresindeki ince deri için uygun değildir.Göz çevrenizi nemlendirirken de temizlerken de fazla yağlı olmayan, tahriş etmeyen ve anti alerjik özel ürünler kullanmanız gerekir.Göz altı K vitaminli ya da bileşiminde östrojen bulunan kremleri kullanabilirsiniz.

Düğün gününüze az bir zaman kaldı ve yüzünüzde bir sivilce çıkıyor.
  Hemen üstüne buz kompresi uygulayın bu, sivilcenin şişmesini ve kızarmasını engeller.Ardından kükürt içerikli bir maske uygulayın ki bu sivilcenin içinin temizlenmesini sağlar ve o bölgeyi kurutarak sivilceyi yok eder.AHA içerikli ürünler genişlemiş gözeneklerin daralmasına, akne yaralarının azalmasına ve aknelerin kızarık görüntüsünün yok olmasına yardımcı olur.
  Düğününüzden 1-2 hafta önce, yeni çıkan ürünleri denemeyin.Çünkü cildiniz ürün değişikliğine karşı bir reaksiyon gösterebilir, alerjik bir durum ya da cildinizde oluşan kızarıklarla karşı karşıya kalabilirsiniz.

ELMA SİRKESİ MUCİZE YARATIYOR

Binlerce yıl önce, mahzende unutulan bir şaraptan tesadüf eseri keşfedilen sirkenin, ciltteki lekelerden fazla kilolara, sağlıksız saçlardan varisli damarlara kadar birçok derde deva olduğunu biliyor musunuz?.
Özellikle elma sirkesinin pırıl pırıl saçlar, lekesiz bir cilt ve incecik bir vücuda kavuşmanızda çok önemli katkıları var.
Fersan, size evde kolayca uygulayıp, baharın yorgun cildinizde bir çiçek gibi açmasını sağlayacak önerilerde
bulunuyor. Bugüne kadar sadece sofrada kullanılan elma sirkesini güzelliğiniz için denemediyseniz, şimdi tam zamanı...

* Kepeksiz saçlar: Saçınızı yıkadıktan sonra, son durulama suyuna elma sirkesi ekleyin. Saçlarınızın kepekten arındığını ve parlaklaştığını göreceksiniz.


* Akne tedavisi: Su ile seyreltilmiş elma sirkesi ile yüzünüzü temizleyin ve su ile durulayın. Elma sirkesi cildinizi yumuşattığı gibi, antiseptik özelliği ile akneye neden olan mikropları öldürecektir.

* Ciltteki lekelere örtte bir litre suya, üç çorba kaşığı elma sirkesi ekleyip, kaynayıncaya kadar ısıtın, ateşi kısın. Başınıza bir örtü örtüp, yüzünüzü buhara tutun. Yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi ile yüzünüzü silin. Haftada iki kez tekrarlayabilirsiniz.

* Varisli damarlara: Bir bezi elma sirkesine batırıp, sıkın. Bezi varisli bölgeye sarın ve 30 dakika bekletin. Bu süre içinde bacaklarınızı yukarı kaldırarak dinlendirin. Sabah-akşam tekrarlayın.



* Zayıflamak için : Bir bardak suya bir-iki kahve kaşığı elma sirkesi ve bir kahve kaşığı bal ekleyip, karıştırın. Uygun bir rejimle birlikte kullanıldığında, düzenli kilo vermenize katkı sağlar.

UYURKEN GÜZELLEŞİN

Yatmadan önce cildinize uygulayacağınız basit bakımlar sayesinde ertesi sabah daha güzel ve dikkat çekici bir tene sahip olabilirsiniz. İyi uykular...

Her sabah uyandığınızda mükemmel bir cilde ve göz alıcı saçlara sahip olduğunuzu bir düşünün. Ne kadar harika olurdu değil mi? Uykuya dalmak baştan aşağıya harika görünmenizin anahtarı. Total Skin Mükemmel Cilt kitabının yazarı ve dermatolog David J. Leffell, uyurken vücudumuzun kendi kendini iyileştirdiğini belirtiyor. Aktif içerikler derine işlediğinde daha çok işe yaradığından, yatmadan önce uygulayacağınız bakımlar hem cildinizi hem de saçlarınızı canlı tutacaktır. Uykuya dalmak başlı başına harika olsa da, sabah uyanıp aynaya baktığınızda kendinizi daha da harika hissedeceksiniz.

Parlayın
Çarşaflarınıza yapışmayacak nitelikte ve rahatlatıcı kokular içeren bir otobronzan uygulayın. Lanco´me, Flash Bronzer in Glow Shimmer 125 ml, 69 YTL hem çabuk bronzluk sağlıyor hem de hafif dokulu.

Ellerinizi Yumuşatın
Televizyonda en sevdiğiniz programı seyrederken ellerinize yoğun nemlendirici bir krem sürün. LOccitane, Shea Butter Hand Cream 150 ml, 39 YTL ellerinizi yağlandırmadan kısa sürede cildinize işler. İçeriklerin daha derine etki etmesi için elinize eldiven de geçirebilirsiniz. Ancak bu çok gerekli değil; eldiven avuçlarınızı terletebilir.

Seksi Bacaklara Sahip Olun
Bacaklarınızı tıraş ediyorsanız bunu mutlaka gece yapın. Sabah işe geç kalmamak için aceleden bir yerinizi kesebilirsiniz. Ardından yoğun formüllü bir krem uygulayın. Vücudunuz bitkilerden elde edilen yağları siz dinlenirken daha iyi özümser. Avonun Skin So Soft Fusions, Dual Softening Body Moisturizer, 250 ml, 20 YTL yumuşatıcı vücut nemlendiricisi, cildinizin doğal nem kalkanını güçlendirmek için iyi bir seçenek.

Başınızı ovun
Saç derinize uygulayacağınız bir masaj, köklere giden kan dolaşımını hızlandırır. Bu kan dolaşımı gece gelişmeleri için saç hücrelerinin gereksinimi olan besleyici maddeleri sağladığı belirtiliyor. Başparmaklarınızı hafifçe ensenizin üst kısmına bastırarak dairesel hareketler uygulayın. Daha sonra her iki elinizi de açarak saç çizgisine ve tepe noktanıza parmak uçlarınız yardımıyla baskı uygulayın.

Yoğun hacim kazandırın
Saçlarınızı zedelemeden hacim kazandırmak için, yatağa girmeden önce saçlarınızı yumuşak bir saç tokasıyla toplamanız öneriliyor. Lastik bantları kullanmayın çünkü uyurken yaptığınız istençdışı hareketler saçınıza zarar verebilir.

Canlı ve sıkı bir cilt
Vücudunuz tüm gün boyunca depoladığı toksinlerden kurtulmak için gece boyunca çabalar. Siz de bu noktada vücudunuza yardımcı olabilirsiniz. Hücre yenilemesini hızlandırmak için vücudunuza antioksidan takviyesi yapmalısınız.

Kırışıklıklarınızı durdurun ve yok edin
Yaşlanma karşıtı ürünleri kullanmak için en ideal zaman gece vaktidir. Bunun sebebi, retinol içerikleri güneş ışığına maruz kaldıklarında daha az etkili olmasıdır.

EN GÖZDE KOKULAR

Sezonun en gözde odunsu, çiçeksi, meyveli ve oryantal kokuları...
Odunsu 4 koku
Mariah Carey, M. 100 ml 123 YTL
Burberry The Beat, 75 ml 185 YTL
CK One Summer, 2008 100 ml 118 YTL
Sarah Jessica Parker, Covet, 100 ml 184 YTL

Çiçekli 4 koku
Clinique Happy To Be, 50 ml 110 YTL
Stella McCartney, Stella In Two Peony 75 ml 123 YTL
Dior Addict Shine, 100 ml 193 YTL
Guerlian Insolence 100 ml 224 YTL

Meyveli 4 koku
Davidoff Cool Water Wave, 50 ml 98 YTL
Thierry Mugler, Innocent, 75 ml 155 YTL
Escada Moon Sparkle, 100 ml 141 YTL
Clarins Par Amour Toujours, 50 ml 82 YTL

Oryantal 4 koku
Gucci By Gucci, 75 ml 100 YTL
Dior Midnight Poison, 100 ml 223 YTL
Calvin Klein Obsession Night, 100 ml 184 YTL
Hillary Duff, With Love, 100 ml 185 YTL

HANGİ RENK BESLENİYORSUNUZ

Ne renk beslendiğinizi hiç düşündünüz mü? Ne kadar ve nasıl beslendiğinizi belki evet ama eczacıbaşı 3. şifre: dünyasıne renk beslendiğinizi hayır değil mi? Ucla Ünüversitesi nin Beslenme Bölümü uzmanlarından Dr. David Heber bütün sebze ve meyveleri 7 ana renk grubuna bölüyor...

Dr.Hebera göre, sağlıklı beslenmenin ve kilo kontrolü sağlamanın sırrı her gruptan günde en az bir porsiyon tüketmek. Tabii bunların yanısıra tahılları, proteinli gıdaları ve zeytinyağı gibi doymamış yağları da unutmamak. İşte sebze ve meyvelerde bulunan bu maddeler ve özellikleri...

Lutein

Lutein, sebze ve meyvelerde bulunan karotenoid bir madde. Lutein, antioksidant olarak hücreleri serbest radikallerin olumsuz etkilerine karşı koruyor.

Flavanoidler

Flavanoidler, kardiovasküler sistemin sağlığı için gerçek birer koruyucu olarak adlandırılabilir. Antioksidant olarak görev yapıyor, sağlıklı dokuları ve hücreleri koruyorlar. Kansere karşı da etkililer.

Beta-karoten

Beta-karoten, yağda çözülebilen ve sebzelerde bulunan bir madde. Vücut beta-karoteni A vitaminine dönüştürüyor ve öyle kullanıyor. Güçlü bir antioksidant olan beta-karoten, hücreleri zararlı serbest radikallerden koruyor, göz ve cilt sağlığına katkıda bulunuyor.

Likopen

Likopen, domates ve karpuz gibi kırmızı sebze ve meyvelerde bulunan antioksidant bir madde. Kansere ve kalp hastalıklarına karşı koruma sağlıyor. Son günlerde prostat kanserine karşı önemli ölçüde koruma sağladığı ortaya çıkarıldı.

Renklerine göre besinler ve yararları

Mor

Patlıcan, Böğürtlen, Kırmızı biber, Elma, Kırmızı lahana, Üzüm, Şarap, Mürdüm Eriği

Yararları

Mor ve kırmızı-mor renkteki besinler, çok güçlü antioksidant maddeler içeriyorlar. Özellikleri ise kalp hastalıklarına yakalanma ve kalp krizi geçirme riskinizi önemli ölçüde azaltması.

Kırmızı

Domates, Karpuz, Kırmızı kan portakalı, Greyfurt

Yararları

Kırmızı renkteki besinler kansere karşı güçlü bir kalkan olan "Likopen" maddesini içeriyorlar.

Turuncu

Kayısı, Kavun , Havuç, Mango, Balkabağı - Tatlı patates

Yararları

Turuncu renkli tüm besinlerde sağlıklı gözler ve sağlıklı bir cilt için gerekli olan beta-karoten maddesi var. Ayrıca bazı kanser türlerine karşı koruma sağlıyorlar.

Portakal rengi-Sarı

Limon, Portakal, Mandalina, Armut, Ananas, Greyfurt, Nektarin, Şeftali

Yararları

Portakal rengi / sarı besinler, beta-cryptoxanthin adındaki çok güçlü bir antioksidant maddeyi içeriyor ve hücreleri yaşlanmaya karşı koruyorlar.

Sarı-Yeşil

Avakado, Kabak, Salatalık, Bezelye, Kivi, Kıvırcık salata, Armut, Ispanak, Bakla

Yararları

Lutein içeren sarı/yeşil besinler katarakt gibi çeşitli göz hastalıklarına karşı olan savaşta başta geliyorlar.

Yeşil

Brokoli, Brüksel lahanası, Lahana, Karnıbahar

Yararları

Toksinlerden arındırıcı özellikleri olan yeşil besinler sayesinde karaciğerin salgıladığı faydalı enzimlerin miktarı artıyor. Kansere karşı koruma sağlıyorlar.

Beyaz

Kuşkonmaz, Pırasa, Turp, Mantar, Soğan, Sarmısak, Kereviz

Yararları

Alisin ve flavonoid gibi kimyasal bilişenler içeren beyaz renkli besinler, çeşitli hastalıklarla ve tümörlere karşı bağışıklık sistemini güçlendiriyorlar

CİLT TİPİNİZE GÖRE KORUNUN

Bazı insanlar kısa bir süre güneşlendikten sonra bronz bir tene kavuşurken, bazıları da birkaç dakika güneşin altında kaldıktan sonra kıpkırmızı bir tene sahip olurlar...

Bu nedenle güneşin cildiniz üzerindeki etkisini tespit edip buna göre bir korunma yöntemi seçmenizde yarar var.

1- Aşırı hassas ciltler
Beyaz bir ten, beyaz-sarı veya kızıl saçlar, mavi veya yeşil gözler, ciltte çiller. Bu cilt tipine sahip olanlar genelde bronzlaşamaz, güneşte kızarırlar. İlk kez güneşe çıkarken, 5-10 dakikadan fazla kalmamalılar.

Güneşlenirken yüzlerine koruma faktörü 35, vücutlarına da koruma faktörü 30 olan ürünleri sürmeli, güneşin en yoğun olduğu saatlerde 11.00 - 16.00 asla şapkasız ve güneş gözlüksüz dışarı çıkmamalılar.

2- Hassas ciltler
Açık renk ten, sarı veya kızıl saçlar, mavi veya yeşil gözler, ciltte çiller. Bu cilt tipine sahip olanlar, çabuk yanmalarına karşın çok zor bronzlaşırlar. İlk kez güneşe çıkarken, 10 - 20 dakikadan fazla kalmamalılar. Güneşlenirken yüzlerine ve vücutlarına koruma faktörü 20 - 30 olan ürünleri sürmeli, mutlaka suya dayanıklı ürünleri tercih etmeliler. Hafif bronzlaşmış olanlar, koruma faktörü 15 olan ürünleri kullanabilirler. Saat 11.00 - 15.00 arasında güneşe çıkmaktan kaçınmalılar.

3- Az hassas ciltler
Açık, pembemsi cilt, mavi veya yeşil gözler. Güneşlenirken kızarmalarına rağmen bronzlaşmayı başaramazlar. İlk kez güneşe çıkarken, 15 - 25 dakikadan fazla kalmamalılar. Bu cilt tipine sahip olanlar, güneşlenirken koruma faktörü 10 olan ürünleri tercih etmeli ve saat 11.00 - 15.00 arasında gölgede veya şemsiye altında oturmalılar. Bronzlaşanlar, güneşlenirken koruma faktörü 8 olan ürünleri de tercih edebilirler.

4- Normal ciltler
Buğday tenli, koyu sarı veya kumral saçlar, mavi, yeşil veya kahverengi gözler. Genelde çabuk bronzlaşır ve güneş yanığına maruz kalmazlar. İlk kez güneşe çıkarken, 20 - 30 dakikadan fazla kalmamalılar. Bu cilt tipine sahip olanlar, güneşlenirken koruma faktörü 8, su sporları yaparken koruma faktörü 10 ve suya dayanıklı olan ürünleri tercih etmeliler. Hafif bronzlaşmış olanlar, koruma faktörü 6 olan ürünleri kullanabilirler.

5- Sorunsuz ciltler
Esmer ten, koyu kumral veya esmer saçlar, kahverengi gözler. Çabuk bronzlaşır ve güneş yanığı nedir bilmezler. Ama yine de güneşe ilk çıktıklarında 30 - 40 dakikadan fazla kalmamalılar. Sorunsuz bir cilde sahip olanlar, güneşlenirken koruma faktörü 6 olan ürünleri tercih edebilirler.

6- Alerjik ciltler
Cildin güneşe karşı alerjik olmasının nedeni; UVA ışınları ve serbest radikallerdir. Bu nedenle uzmanlar, güneşe karşı alerjik bir cilde sahip olanların, tatile çıkmadan üç hafta önce, haftada 2 - 3 kez solaryuma girmelerinde fayda olduğunu söylüyorlar.

Alerjik olan ciltler, güneşlenirken koruma faktörü 20 - 25 olan ürünleri tercih etmeliler. Özellikle omuz, burun ve ayak tabanlarına bol miktarda koruyucu krem sürmeli ve her saat başı bunu tekrarlamalılar.

KURUYAN ELLER ÇATLAYAN TOPUKLAR

Tıpkı cildimiz gibi ellerimiz ve ayaklarımız da bu soğuk kış günlerinde özel bir bakıma ihtiyaç duyuyor. Soğuk hava ve rüzgara karşı alacağınız önlemlerle, el ve ayaklarınızın bakımlı görünmelerini sağlayabilirsiniz.

Kuruyan eller, çatlayan topuklar
Eller

Kışın elleriniz ve ayaklarınız rüzgara, soğuğa ve hatta güneşe maruz kalır. Ellerinizi kışın etkilerinden korumak için:

• Ellerinizi sürekli olarak uygun nemlendiriciler ile nemlendirin.

• Dışarıda iken daima eldivenlerinizi giyin.

• Güneş koruma faktörü içeren el kremleri kullanın.

• Eğer parmak veya ellerinizde çatlaklar varsa, bu bölgelere hidrokortizon uygulayın.

• Ev işlerinde lastik eldiven giyerek, ellerinizin su ve deterjan ile temasını minimize edin.

Tırnaklar

Cilt gibi tırnaklar da soğuktan ve kaloriferlerin sebep olduğu nem kaybından dolayı kurur. Tırnaklar nemsizlikten daha kırılgan hale gelir. Tırnaklarınızı korumak için:

• Tırnaklarınız, nemini etrafındaki tırnak etinden alır, tırnak etlerinizi nemlendirin.

• Tırnak etlerinizi mümkün olduğu kadar kendi haline bırakın; itin ama kesmeyin.

• Kurumuş tırnak etleriniz ve şeytan tırnaklarınız kışın artar ve yünlü giysilerinize takılırlar. Haftalık düzenli manikür bu sorunu ortadan kaldırır.

• Protein ve kalsiyum açısından zenginleştirilmiş tırnak kuvvetlendiriciler kullanın. Bu tip ürünler, nemlendiriciler ile güçlendirilmiştir ve tırnak üzerinde bir koruyucu katman oluşturur.

• Kışın meyve ve sebze tüketimi azalır, daha çok nişasta içeren besinler alınır. Bu da vitamin eksikliğine ve dolayısıyla tırnaklarınızın kalitesinin düşmesine neden olur. Kışın dengeli beslenmeye dikkat edin.

• Sıcak çay ve kahve çekici olsa da bol su içmeyi unutmayın.



Kaynak : Kelebek, Nilüfer Pazvantoğ

PRATİK GÜZELLİK ÖNERİLERİ

Her kadının güzelliğini korumak amacıyla uyguladığı kişisel sırları ya da vazgeçemediği ürünler vardır. İşte zaman zaman hepimizin yaptığı, kolay uygulanabilecek, hayatın içinden güzellik önerileri…

Pratik güzellik önerileri
Pratik güzellik yöntemleri sayesinde çok fazla zaman harcamadan çok bakımlı görünmeniz mümkün. Dr. Melisa Eczacıbaşı sizler için anlattı.

Makyaj

• Koyu renkli rujların modası henüz geçmedi ama hepimiz çantamızda bir de parlatıcı taşır olduk. Evden çıkarken ağır makyaj yapmayı sevmeyenlerdenseniz dudaklarınıza bir parlatıcı sürebilirsiniz. Emin olun size çok doğal ve zinde bir görüntü sağlayacaktır.

• Transparan ama altın ve gümüş pırıltılı farları çok yönlü kullanmanız mümkün. Parmağınızla kolaylıkla uygulayabileceğiniz farlar göz makyajının üzerine aydınlık vermek amacıyla da kullanılıyor. Ya da allık fırçası yardımıyla pırıltılı bir dekolte ve omuz bölgesi elde edebilirsiniz.

• Eğer hafta sonu göz makyajınızı maskarayla tamamlamak istemiyorsanız, kirpik kıvırıcılar hem bakışları canlandırır, hem de gözleri belirginleştirir. Unutmayın maskara kullandığınız zaman kirpiklere zarar vermesin diye göz temizleyicilerle makyajınızı iyice çıkartmanız gerekir.

• Transparan pudra çoğumuz için mükemmel bir makyaj sabitleyicisi. Bu ürün ışığı yansıtarak, cilde aydınlık bir görüntü veriyor. Üstelik her zaman için pudra kullanmak cildi yaptığı koruyucu etkisinden dolayı yararlı.

Cilt

• Cilt yüzeyindeki siyah noktacıklar ya da tüm diğer tahrişler için hiç bebeğinizin kremini kullandınız mı? İnanılmaz etkili olduğunu göreceksiniz. Küçük yaralar daha çabuk iyileşiyor. Eğer kremin üzerine bir de bal döküp tüm gece cildinizde bekletirseniz ertesi sabah kendinizi tanıyamayacaksınız. Unutmayın her şeyden önce bu tip sorunları tedavi etmekte yarar var.

SELÜLİTE ETKİN TEDAVİ MÜMKÜN MÜ ?

Selülite etkin tedavi mümkün mü?Kalıcı çözüm var mı?
Tıp ve kozmetik dünyası modern kadının önemli sorunu selülitin çözümü için yoğun uğraş veriyor. Selülit tedavisi amacıyla birçok ürün ve yöntem öneriliyor. Ancak kozmetik sanayinin pazarladığı selülit kremleri ve güzellik salonlarında uygulanan yöntemlerin etkileri kalıcı değil.
 
Sebepleri muhtelif
Selülit sıklıkla kadınlarda; uyluk ve kalçalarda yoğun olarak görülen çukurlaşmalara verilen addır. Tıbbi literatürde hidrolipodistrofi olarak bilinir. Deri altında bulunan yağ dokusunun deri içine doğru düzensiz bir şekilde ilerlemesi olarak ifade edilebilir. Nasıl oluştuğu konusunda birbirinden farklı birçok tez ileri sürülse de kesin olarak bir şey söylemek henüz erken. Kadınlarda daha çok görülmesi nedeniyle hormonal ve genetik etkinin varlığı düşünülüyor.

Genetik faktörler...
Özellikle, son yıllarda yapılan genetik çalışmalarda kadınlarda bulunan yağ lobüllerinin erkeklerden farklı olduğu belirlendi. Yağ hücrelerini birbirinden ayıran ‘septa’ denilen duvarlarda erkek ve kadın arasında belirgin ayrılıklar saptandı. Bu da, bu rahatsızlığın oluşum nedenlerini etkileyen en önemli unsurlardan biri olarak kabul ediliyor.
Bu çukurlaşmalar derece derece görülüyor. Bu sayede bir sınıflama yapmak mümkün. En hafif formunda selülit elle sıkmayla kendini belli eder. Kalça ya da uyluk bölgesinin elle kaba bir şekilde sıkılması sonrası çukurlaşmalar, düzensiz bir şekilde ve portakal kabuğunu anımsatacak bir görünümde belirginleşir. Orta dereceli formunda ise belirginleşme kendini ayaktayken bile gösterir. Daha da ağırlaştığında ise tablo yatar vaziyetteyken bile son derece rahat gözlemlenir.
 
Etkin ve kalıcı tedavi için uğraşılıyor
Tıp ve kozmetik dünyası modern kadının bu önemli sorununun çözümü için yoğun uğraş veriyor. Ne yazık ki henüz etkin bir tedavi bulunamadı. Bu nedenle kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyuluyor. Günümüzde selülit tedavisi amacıyla birçok ürün ve yöntem öneriliyor. Topikal olarak (krem vb) şekilde önerilen ürünlerin içinde sıklıkla metilksantin türevleri bulunuyor.
Ayrıca retinoidler, laktik asit vb gibi etken maddeler de kullanılıyor. Bunlar selüliti aktif olarak tedavi etmekten çok görünümdeki bozukluğu azaltma etkisi gösterirler. Ayrıca, son yıllarda kullanılan ve ağız yoluyla alınan bir madde de gittikçe yaygın olarak tercih ediliyorlar.
 
Selülit kremlerinde plasebo etkisi
Metilksantin türevleri arasında kafein, teofilin, aminofilin maddeleri bulunuyor. Ayrıca başka bitkisel maddeler de bu gruba girerler; sarmaşık (hedera helix), tatlı yonca (trifolium subterraneum) ve arpa (hordeum) örnek olarak verilebilir. Bu maddelerden yapılan çeşitli kremler kullanıma sunuldu. Ancak plaseboyla (yalancı maddelerle) yapılan karşılaştırmalı denemelerde anlamlı farklılıklar bulunamadı. Çünkü dışardan sürülen bu kremlerin doku içine girmeleri sorunu vardır. Etkinliklerini gösterebilmeleri için deriye iyi nüfuz edip, hedef dokuya ulaşabilmeleri gerekiyor. Bu amaçla çeşitli taşıyıcı proteinler üzerinde (etkili olduğu düşünülen maddeyi hedef dokuya taşıyacak protein yapıdaki maddeler) çalışmalar yapılıyor. Bu yönde yapılan bazı deneyler başarılı sonuçlar vermiş, deri altı yağ dokusunda azalmalar tespit edildi. Burada da olumsuz bir taraf var.
 
Başladığın noktaya geri dönmek...
Ne yazık ki iki aylık krem kullanımı sonrasında ürün bırakıldığında değerler eski noktasına geri dönüyor. Uzun süreli etkileri konusunda henüz kesin bir yargıya varmak olanaksız. Yani etkilerinin geçici olduğunu söylemek mümkün. Yine etkili olduğu düşünülen bir diğer grup da retinoid adı verilen maddelerdir. Bu maddelerin dışardan kullanımları sonucu etkili olabilecekleri düşünülür, fakat bu tezi kanıtlamış bir çalışma yok. Medyada oldukça popüler, adından sık söz edilen ve ağız yoluyla alınan bir karışım olan; Ginko biloba, tatlı yonca, üzüm çekirdeği yağı, lesitinler ve gece çuha çiçeği gibi şifalı bitkileri içeren bitkisel bir maddenin, plaseboyla karşılaştırmalı olarak yapılan bir çalışması değerlendirildiğinde önemli bir farklılık yaratmadığı görüldü. Hatta araştırmacılar çalışmaya katılan kadınlarda iki ay sonra selülitte subjektif bir artış saptadılar.
 
Mezoterapi de mercek altında
Günümüzde satıcıların raflarında onlarca selülit kremi bulunuyor. Bu ürünlerin çoğu birbirinden farklı yapılara sahip. Etkili oldukları iddia edilse de kalıcı olma kriterini hiçbirinin yerine getirdiğini söyleyemeyiz. Ayrıca çeşitli kozmetik salonlarında uygulanan birçok yöntem için de aynı şeyi söylemek mümkün. Son yıllarda dermatologlar tarafından yapılan mezoterapi yöntemleri ise görünürde daha mantıklı ve daha etkilidir. Etken maddeleri deri içine, yağ dokusuna direkt vererek daha iyi sonuçlar alma olasılığı söz konusu.

    Kliniklerde tedavi edilen hastalar da bu yöntemden yararlandıklarını ifade ediyor. Ama mezoterapi için de kapsamlı çalışmalara ihtiyaç var. Çünkü bu değerlendirmeler objektif değil subjektif değerlendirmelerdir. Bilimsel çalışmalar yapıldıkça etkinliği konusunda daha somut bilgiler elde edilecektir.Uzmanı Dr. Vefa Gönenç / Medicana Çamlıca Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar
kaynak: ekolay.net
ŞEKERDEN KORUNMANIN 7 YOLU

Son dönemin en yaygın hastalığı şekerden korunmak mümkün. İşte size önemli ipuçları...

Şeker hastalığı, birçok hastalığı da beraberinde getiriyor. Kalp krizi, yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliği bunlardan sadece birkaçı. Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Ali Tarım, bu konu hakkında önemli bigliler verdi:
 
 “Organları bozuyor”
 
“Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen ‘diabetes mellitus”, pankreastan salgılanan ve kanda şeker seviyesini düzenleyen insülin adlı hormonun hiç yapılamaması veya kullanılamaması sonucu gelişen bir hastalıktır. Bu hastalıkta kanda şeker seviyesi yükselmekte ve sonuçta bir çok organda bozulmalar oluşmakta; eğer yapılan tedavi ve önerilere uyulmazsa ölümle sonuçlanmaktadır. Şeker hastalığında kalp krizi, yüksek tansiyon, böbrek yetmezliği, felçler, körlük ve daha birçok hastalık gelişmektedir.
 
“Çok ciddi sağlık sorunu”
 
Şeker hastalığı çok ciddi bir sağlık sorunu olup hastanın yaşam kalitesini kötüleştirmekte ve hatta ölümlere yol açmaktadır. Ayrıca hastayla beraber etrafındaki insanları da, kendisi ile birlikte moral ve ekonomik olarak yıkmaktadır.
Günümüz dünyasında şeker hastalığının görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır. Bundan nasibini ülkemizde almaktadır. Bunun sebepleri arasında şehir yaşamının getirdiği stres, hareketsizlik, dengesiz beslenme (yağlı ve katkı maddeli hazır gıdalarla beslenme, taze sebze ve meyvenin azalan seviyede yenmesi, ayrıca bunların üretiminde suni kimyasal maddeler kullanılması), alkol ve sigara içiminin her geçen gün artması, uyku problemleri ve sonuçta şişmanlığın gelişmesi gösterilebilir.
      
Şeker hastalığından korunabilmek için neler yapmalıyız?
 
1 ) Günümüz yaşamının getirdiği stresten mümkün olduğu kadar etkilenmemeye çalışmak. Burada herkes kendi ruhsal yapısını iyi tanımak ve buna göre tedbirini geliştirmek zorundadır.
2 ) İdeal kiloya gelmek ve şişmanlıktan kaçınmak
3 ) Sigara, alkol ve kötü alışkanlıklardan uzak durmak
4 ) Dengeli ve doğal beslenmek. Suni kimyasal madde katkılı yiyeceklerden uzak dur mak. (özellikle halk arasında abur cubur denilen hazır gıdalardan)
5 ) Düzenli uyumak.
6 ) Düzenli spor yapmak (özelikle doğada yürüyüşler)
7 ) Kendi merak ve yapısına uygun hobi tarzında uğraşlarla ilgilenmek.
 
Yukarıdaki öneriler aslında kaliteli ve sağlıklı bir yaşamın sırları olup şeker hastalığının dışında da bir çok hastalığın önlemini oluşturmaktadır. Ayrıca şeker hastalığında genetik yatkınlık olup önümüzdeki yıllarda gelişen gen tedavisi bir umut ışığı gibi görünmektedir.”
 
kaynak:Hürriyet

4 ADIMDA SİYAH NOKTALARDAN KURTULUN

En zahmetsiz şekilde siyah noktalarınızdan kurtulmanın püf noktaları... Adım adım uygulayın; ışıl ışıl parlayın.

 
Siyah noktalardan kurtulmanın çok basit bir formülünü öğrenmek ister misiniz? O zaman evinizde, mutfağınızda her zaman elinizin altında bulunan basit malzemelere bir göz atın...
 
1- YÜZÜNÜZÜ İYİCE TEMİZLEYİN
Yağ bezleri tarafından salgılanan fazla sebumun sebep olduğu siyah noktalar cilt problemlerinin başında geliyor. Deri altındaki yağ hücrelerinin salgıladığı bu sebum gözenekleri tıkıyor, havayla temas ettiğinde de oksitlenerek rengi koyulaşıyor ve siyah noktalara dönüşüyor.
Bu sorunu önlemek için yumuşak bir sünger yardımıyla ölü hücrelerin ve siyah noktaların üzerini hafif masaj yaparak temizleyin. Parmak ucunuza bir miktar parçacıklı jel (peeling jeli) sürerek haftada bir ya da iki kere özellikle burnunuzu, alnınızı ve çene bölgenizi masaj yaparak ovalayın.
 
2- BUHAR BANYOSU YAPIN
Siz de evinizde kolayca buhar banyosu yapabilirsiniz. Nasıl mı? Önce temiz bir kabın içine kaynamış suyu dökün, ardından başınızın üstüne bir örtü örterek yüzünüzü bir süre bu suyun buharına tutun. Bu yöntem, cildinize yumuşaklık kazandırmakla birlikte gözeneklerinizi açacak ve siyah noktalara müdahale edebilmeniz için en uygun ortamı sağlayacak.
 
3- PAMUKTAN YARDIM ALIN
Buhar banyosundan sonra siyah noktaları çıkarmak daha kolay olur. Bunun için elinize iki parça temiz pamuk alın. Ardından tırnağınızın ucuyla en belirgin siyah noktaların üzerine hafifçe bastırın. (Bu işlemi yaparken tırnağınızın direkt olarak cildinize değmemesine dikkat edin, pamuklardan yardım alarak cildinize dokunun!)
Siyah noktaları çıkarırken son derece nazik olun ve cildinize zarar vermemeye özen gösterin. İşlem sırasında cildinizde kırmızılıklar oluşmaya başlıyorsa bir hafta ara vermeniz yerinde olacaktır.

4- GÖZENEKLERİ SIKILAŞTIRIN
Sıkı gözenekler siyah noktanın baş düşmanıdır. Bu yüzden, sebum üretimini dengeleyici ve gözeneklerinize derinlemesine etki sağlayacak bir ürün, örneğin doğal gülsuyu kullanın. Böylelikle siyah noktaların oluşumu azalacaktır.
 
kaynak:ekolay.net

GÖZENEKLER VE SİYAH NOKTALARLA SAVAŞ

Geniş gözenekler ve siyah noktalar, cildiniz ne kadar temiz olursa olsun bakımsız görünmenize neden olur. Gözeneklerin genişlemesini önlemek ve siyah noktalardan kurtulmak mümkün.
 
Aslında gözenekler yağ üretip salgıladıkları için cildimizi alerjiden ve çevre kirliliğinden korurlar. Eğer gözenekler olmasaydı, yağlar derinin altına iner, yüzümüzde kistler oluşur ve deri altında enfeksiyonlar meydana gelirdi. Ancak çok gözenekli ciltlerde, eğer cilt iyi temizlenmiyorsa siyah nokta oluşur. Hem görünüm hem de sağlık açısından siyah noktanın oluşmasını engellemek lazım.
 
Gözenekler neden genişler?
. Yağlı ciltlerde gözenekler daha açık olur.
. Herhangi bir sağlık problemi yaşayıp tedavi amaçlı ağır ilaçlar kullanıldığı zaman cilt yağlanabilir. Cilt yağlandığı zaman da gözenekler açılır.
. Gözeneklerin nasıl olacağı kalıtımla belirlenir.
. UV ışınlarının da gözenekleri genişlettiği yapılan araştırmalarla saptanmış durumda.
 
Gözenekleri daraltmak için...
Gözeneklerin açılması için ilk etapta gözenekleri kapatmaya çalışmak yerine, yağ ifrazatını durdurmak ya da dengelemek lazım. Yağlı ciltler daima su miktarı az olan ciltlerdir. Su miktarı az olduğu zaman ölü hücrelerin doku yüzeyine çıkıp asitli tabaka ile koruma faktörü oluşturması zorlaşır. Bu nedenle cildin yüzeyi dış etkenlerden zarar görür.
 
Yağ ifrazatının yavaşlatılması, ciltteki su miktarının artırılmasıyla mümkündür. Bunun için de su bazlı ürünler kullanılması ve doğru ürünün kullanılması şart. Cildinize uygun ürünü kullanmak için de bir uzmana danışmanızda fayda var.
 
Dengeli bir cildin gözenekleri kendiliğinden kapanır. 35 yaşın altındaki genç ciltlerde gözeneklerin kapanması kolaydır. Eğer cildin su ve yağ dengesi düzelirse gözenekler ya kendiliğinden ya bakımla ya da maskeyle kapatılabilir. Ama yaşınız 35'in üzerindeyse deri kalınlaşmış, çizgiler kırık çizgi haline gelmişse, bu gözenekleri kapatmak biraz daha zordur. Gözenekleri kapatmak için mücadele vermek yerine, daha fazla büyümemelerini önlemek daha iyi bir çözümdür.
 
Gözenekleri temizleyen bantlar işe yarıyor mu?
Siyah noktaları azaltmak için uygulanan yöntemlerden biri de bantlar... Siyah noktaları kimi zaman tümüyle ortadan kaldıran bu bantların kullanımı çok kolay. Bantları yapıştırmadan önce uygulayacağınız alanı ıslatıyorsunuz, suyla birlikte yapışkan bir özelliğe kavuşan bandı yapıştırıp kuruyunca çıkartıyorsunuz. Ancak siyah noktaları alan bu bantlar, gözenekteki yağları boşaltamıyor. Oksitlenen bölümü alabilen bantların, dokunun içindeki kanalı kapatan yağ kütlesini alması mümkün değil.
 
Siyah noktalardan nasıl kurtuluruz?
Siyah noktalar oluştuktan hemen sonra bir uzmana başvurup temizletilerek uygun ürünle tekrar oluşmamasını sağlamak lazım. Oluşmaması için de cildi, sabah akşam temizlemek gerekir. Ancak bunu sabunla yapmamak lazım.
Cildi, türüne göre temizleme sütü ve tonikle temizlemek en doğrusu. Ardından sürülecek bir nemlendirici kremle bakım tamamlanabilir. Makyaj yapılmasa bile, gündüz çok kirlenen cildi akşam mutlaka temizlemek gerekir.
 
Yapılan yanlışlardan biri de siyah noktaları bilinçsizce sıkmak. Böylece kılcal damarlarda ve doku altı hücrelerinde tahribat meydana gelebiliyor. En iyisi bir cilt uzmanına gidip siyah noktaları temizletmek...
 
Siyah noktalar için yapabilecekleriniz...
Yüzünüzdeki siyah noktalar için ilk önce eczaneden bir şırınga alın. Daha sonra temiz bir tasa kaynamış sıcak su koyun. Başınızın üstüne bir havlu örterek bu suyun buharına bir süre yüzünüzü tutun. Yani yüzünüze basit bir buhar banyosu yapın. Buhar banyosundan sonra siyah noktalar çok kolay çıkar.
Buhar banyosundan sonra iğnesini çıkardığınız şırınganın ucuyla hafifçe siyah noktanın üzerine bastırın. Siyah noktalar şırınganın içine girecektir. Bunu yaparken siyah noktaların çıkış yönüne dikkat edin ve o yönden bastırın. Yüzünüzdeki siyah noktalar hep aynı yönde çıkar. Bu işlemden sonra yüzünüzü mutlaka bir temizleme losyonuyla temizleyin.
 
Tarif 1:
Birer tutam nane, yabani kekik yaprağı, ıhlamur bir kaba konulup yeteri kadar su ilave edilerek kaynatılır. Soğuduktan sonra siyah noktaların üzerine sürülür.
 
Tarif 2:
Bir adet çok olgun domates ezilir ve ince bir tülbentle süzülür. 1 tatlı kaşığı gliserin veya iki damla asilbent tentürü katılıp karıştırılarak şişeye doldurulup kullanılmak üzere saklanır. Cildin siyah noktalı kısımlarına bol miktarda sürülür.
 
Tarif 3:
1,5 tatlı kaşığı kil, 1 tatlı kaşığı badem yağı, 1 tatlı kaşığı balı karıştırıp yüzünüze sürün ve 35-40 dakika bekleyin. Daha sonra yüzünüzü soğuk suyla yıkayıp yağsız bir nemlendirici krem sürün.
 
Tarif 4:
Birer tutam kırlangıç otu ve ayrık otu bir kaba konularak üzerine beş bardak su ilave edilerek kaynatılır ve bir gece dinlendirdikten sonra siyah noktaların üzerine sürülür.
 
Tarif 5:
Bir çorba kaşığı mısır unu, bir çorba kaşığı ıslatılmış kil, bir çorba kaşığı el kremi ve yine aynı oranda suyu karıştırıp cildinize sürün. 5 dakika beklettikten sonra ovarak çıkarın. Ciltteki pütürler biraz olsun gider. Ardından 500 gram kaynar suya birer tutam ebegümeci ve biberiye koyun, bunu çay gibi demleyin. Süzdükten sonra yüzünüzü bu suyla yıkayın.
 
 
kaynak:ekolay.net

AĞIZ KOKUSUNDAN KURTULMANIN 10 KURALI

Zaman zaman nefesinizdeki köttü kokudan şikayet ediyorsanız, çözümünüz tam burda...

1-Dişlerinizi ve dişetlerinizi koruyun Diş çürükleri, diş eti iltihapları ağız kokusunun önemli nedenlerindendir. Ağız içi herhangi bir enfeksiyon bakteri üremesini artıracağı için daima ağız kokusuna neden olur. Bu nedenle diş hekimizin önerilerini mutlaka dinlemelisiniz



2-Ağızda var olan protez ve köprüleri kontrol ettirin
Ağız içinde var olan eskimiş köprü ve protezle zamanla gıda birikmesine yol açacağından kötü kokulara neden olabilir. Bu durumlarda yenilenmesi gerekenleri değiştirmeli, eksik olan dişlerin yerleri için gerekli tedavileri yaptırmalısınız.

3-Sakız çiğneyin
Tükürük ağız kokusu ile savaşmanın en güçlü yoludur. İçinde yemek parçacıklarını yerinden söküp mideye gönderecek güçlü enzimler, güçlü bakteri öldürücü antibiyotikler vardır. Şekersiz sakız çiğnemek tükürük salgınızı artırarak ağız temizliğinize yardımcı olur. Nane şekerleri ve tatlı sakızlar genellikle işe yaramaz ve durumu daha da kötüleştirir. Ancak xylitol içeren sakızlar da bu konuda size yardımcı olabilir.

4-Tarçın kullanın
İçeceklerinizde ve uygun yiyeceklerinizde tarçın kullanabilirsiniz. Tarçın ağız içi bakterilerle mücadelede önemli bir silahtır. Eğer varsa tarçınlı şekersiz sakızlar da uygun bir öneri olabilir.

5-Daha fazla su için
Özellikle yaşla artan vücut kuruması pek çok yönden dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Çok su içmek onlarca diğer yararının yanında dilinizin kurumasını da önleyerek ağız kokusu ile mücadelede önemli bir silah olarak kullanılabilir. Su ağız içindeki bakterilerin minimumda tutulması için direk yardımcıdır. Ayrıca tükürük salgısını artırarak da yardımcı olur.

6-Asla burnunuz tıkalı uyumayın
Sinüzit gibi hava yolu rahatsızlıkları ve burun tıkanmasına neden olan diğer durumlar geceleri ağızdan nefes almamıza neden olur. Bu durum ağzı ve boğazı kurutarak bakterilerin üremesi için ideal bir ortam oluşturur. Azalan tükürük salgısı durumu daha kötü hale getirir. Bu nedenle kesinlikle burnunuz tıkalı uyumamalısınız.

7-Basit şeker tüketiminizi azaltın
Beyaz un, beyaz şeker, glukoz/fruktoz şurubu ile tatlandırılmış tüm hazır gıdalar ağız içindeki bakteriler için inanılmaz bir hazinedir. Bu tür şekerleri çok kolay kullanarak hızla çoğalırlar. Basit şekerler (atıştırmalık tüm şekerli gıdalarda olduğu gibi) diş çürüklerine neden olur ve ağız sağlığını büyük bir süratle bozarlar. Bu nedenle basit şeker tüketiminizi azaltmalısınız. Bu da su içmek gibi size onlarca yararın yanında ağız kokunuzun azalmasına da yardım edecektir.

8-Lokmaları iyi çiğneyin
Bu sayede yiyeceklerle tükürük salgısı iyice karışır ve ağızda yemek parçası kalma olasılığı düşer. Daha çok çiğneme hareketi daha çok bakterinin yerinden koparak mideye gitmesine yardımcı olur.

9-Diş ipi kullanın
Diş ipi sayesinde fırçanın çıkaramadığı yerlerdeki bakteri ve yemek artıklarını sökebilirsiniz. Özellikle diş gövdeleri arasındaki dar bölgelerde biriken yemek artıkları hızlı bakteri çoğalmasına neden olabilir.

10-Sigara içmeyin
Sigara içmek ağız kuruluğuna neden olduğundan ağız kokusuna sebep olur. Ayrıca diğer bir ağız kokusu nedeni olan diş eti hastalıklarına da zemin hazırlar.


ARTIK HASTA OLMAK YOK

Ölene kadar sağlıklı ve mutlu yaşamak elinizde. Nasıl mı ?
“Biz ne düşünüyorsak O’yuz” diyor Dr. Drauzio Varella. Varella’ya göre ruh beden ikilisi tam bir koordinasyon içinde çalışıyor ve beynin verdiği komutları tüm hücrelere iletiyor. Hücre hafızanızı temizleyip, iyi ve güzel düşünceler yükleyerek hiç hasta olmadan yaşamak ise hayal değil. Yapmanız gereken tek şey “İyi olma sanatı”nı öğrenmek…
Dünya üzerindeki insanların çok azının iyi olma sanatını uyguladığının altını çizen Dr. Drauzio Varella “İnsan genetik şifrelerinden sıyrılmayı, kendi ve iyi olmayı öğrenebilirse, ölene kadar sağlıklı, huzurlu ve mutlu yaşayabilir” diyor. Varella’nın formülü aslında hepimizin bildiği ama günlük çark içinde fırsat bulup uygulayamadığı basit formüllerden ibaret. İşte her zaman neşeli, sağlıklı, iyilik ve mutluluk dolu bir yüreğe sahip olmak için Dr. Varella’nın önerdiği kurallar.
ÜLSER VE FITIK OLMAMAK İÇİN: DUYGULARINIZI ANLATIN
Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular gastrit, ülser, felfıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yola çar. Zamanla duyguların bastırılması kansere dönüşür. Öyleyse sırlarımımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız. Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel terapidir.
HASTANE KADERİNİZ OLMASIN OLDUĞUNUZDAN FARKLI YAŞAMAYIN
Gerçeği saklayan, rol yapan her zaman mutlu görüntüsü veren mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir. Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur. Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.
KISKANÇ VE REKABETÇİ OLMAMAK İÇİN ELEŞTİRİLERİ KABULLENİN
Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır. Kendimizle barışık olmak sağlık yaşamın anahtarıdır. Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir. Çözümler bulun. Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler. Karanlığı kovmak için kibrit yakmalı. Arı ufacıktır fakat varolan en tatlı şeylerden birisini üretir. Biz ne düşünüyorsak oyuz. Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.
SAĞLIĞA GÜÇ KATMAK İÇİN GÜVENİN
Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güvensizlik içinizdeki inancın azlığıdır. Hayatı üzgün yaşamayın. Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk. Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir. Mutlu kişi yaşadığı çevresinin geliştirir. İyi mizah bizi doktorun elinden korur. Mutululuk ve sağlık terapidir.
MİDE VE SİNİR HASTASI OLMAMAK İÇİN:
Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. Kararsızlık sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır. İnsanlık tarihi kararlardan oluşur. Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir. Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.
 
 
 

GELİNİN GÜZELLİĞİ

MAKYAJ
Bir güzellik kesiti... Gelin makyajının en önemli özelliği, gelini adeta makyajsız gibi gösterirken, aynı zamanda onu; zarif, masum ve sevimli gösterebilmesidir. Bu nedenle, gelinin makyajı son derece doğal olmalıdır ve sadece gelinin güzelliğini ortaya çıkartmaya yardımcı olmalıdır. Diğer bir özelliği ise, düğün boyunca bozulmadan dayanabilmesidir.

Seçtiğiniz makyöz/makyörle düğün tarihinden en az 15 gün önce detayları konuşmalı ve randevunun yanı sıra; cildinize uygun renkleri de belirlemelisiniz. Bunun yanısıra, gelinliğinizin renk tonunu, saç modelinizi ve kullanacağınız aksesuarları da ayrıntıları ile konuşun. Makyajda kullanılan rujun düğün sırasında mutlaka yanınızda bulunmasını söylemeye gerek bile yok!

Makyajınızın pastel tonlarda seçilmesi, sizi daha genç ve doğal gösterecektir.

Cildinize uygun bir nemlendirici kullanıldığından emin olun. Güzel ve kalıcı bir makyajın sırrı budur.

Makyajınız abartısız olmalı ve doğal görünmelidir.

Göz çevreinin önemi... Makyajınızın düğün boyu dayanabilmesi için çok dikkatli yapılması, kalıcı ve kaliteli ürünler kullanılması gereklidir. Renklerin karışmaması için, cildinizin tümüyle nemlendirilmiş olması ve makyaj tamamlandıktan sonra da yapılan makyajın üstüne transparan bir pudrayla geçilmesi gerekecektir.

Makyajınızda kullanılacak renklerin, gelinlik aksesuarlarına ve sizin ten renginize uyması da dikkat edilmesi gereken bir konudur.

Dudakların cazibesi...Gelinliğinizin açık bir gelinlik olması durumunda, yüze yaptığınız makyajı dekolteye de yayın. Yüzünüzdeki renkle dekoltenizdeki renk farklı olmamalıdır.

Düğünden hemen önce fazla güneş ışığından sakınmakta yarar var. Kırmızılaşmış bir yüz fotoğraflarda kötü çıkar.


Makyajın gelinliğe bulaşmasını önlemek için; gelinliğinizi giyerken makyajlı bölgeleri bir kağıt havlu ile kapatabilirsiniz.


CİLT BAKIMI

CİLT TEMİZLİĞİ

Önce temizlik...Yağlanma veya kepeklenme olmaması için, yüzünüzü temizlerken alın çizgisi ve kaşlar da dahil olarak tüm yüzünüze temizleme malzemesi sürün. Temizlik sırasında sürtünmeyi azaltmak amacıyla, yüzünüzü bir bez veya sünger ile değil, ellerinizle yıkamaya çalışın. Yüzünüzü yıkadığınız suyun ılık olmasını sağlarsanız, yağ ve kirler daha iyi eritilir.

Cilt temizliğinizden sonra mutlaka tonik uygulayın. Uygulamak için de sentetik değil, doğal pamuk kullanın. Çünkü doğal pamuk cildi homojen şekilde silerek, kiri daha etkin temizler.

Banyonuzu sıcak olarak yaparsanız, yüzünüzün aldığı buhar ile gözenekler açılır. Böylece yüzünüz maske yapmanız için çok elverişli bir duruma gelir.

Yüzünüzü ölü hücrelerden temizlerken zorlamalardan kaçınmalısınız. Ölü hücreler cilt yüzeyinde olduklarından hafif bir sürtme ile kolayca dökülür. Aksi taktirde cildinizin tahriş olmasına sebep verebilirsiniz.

Tüm sabunlar alkali içermektedir ve alkali de cildin üst tabakasına zarar verir. En güvenli sabun olarak en basit olanı önerilmektedir. Parfümsüz, katkısız sabunlar seçin ve özellikle durulamayı iyi yapın.


KURU VE HASSAS CİLTLERE

Banyoda... Banyo yaptıktan sonra cildinize nemlendirici uygulayın. Bu uygulamayı hafif nemli kalmış olan cildinize yaparsanız, nemin cildinizin üst katmanlarına kalmasını da sağlamış olursunuz.

Buhar makinesi kullanmak da ortamın nemlenmesini sağlar.

Cilt temizliğinden sonra kurulamayı havlu ile ve yüzünüze bastırmadan hafifçe yapın, kendi kendine kurumaya bırakmayın.

Cildinizi ılık ya da serin suyla yıkarsanız cildiniz daha sağlıklı kalır. Aşırı sıcak su ciltteki doğal yağın yok olmasına sebep olabilir.

Bakım ürünlerinizi sık sık değiştirmekten kaçının. Hassas bir cilde sahip iseniz, parfümlü ve alkol bazlı ürünleri kullanmayın.

MAKYAJ

Bir güzellik kesiti... Gelin makyajının en önemli özelliği, gelini adeta makyajsız gibi gösterirken, aynı zamanda onu; zarif, masum ve sevimli gösterebilmesidir. Bu nedenle, gelinin makyajı son derece doğal olmalıdır ve sadece gelinin güzelliğini ortaya çıkartmaya yardımcı olmalıdır. Diğer bir özelliği ise, düğün boyunca bozulmadan dayanabilmesidir.

Seçtiğiniz makyöz/makyörle düğün tarihinden en az 15 gün önce detayları konuşmalı ve randevunun yanı sıra; cildinize uygun renkleri de belirlemelisiniz. Bunun yanısıra, gelinliğinizin renk tonunu, saç modelinizi ve kullanacağınız aksesuarları da ayrıntıları ile konuşun. Makyajda kullanılan rujun düğün sırasında mutlaka yanınızda bulunmasını söylemeye gerek bile yok!

Makyajınızın pastel tonlarda seçilmesi, sizi daha genç ve doğal gösterecektir.

Cildinize uygun bir nemlendirici kullanıldığından emin olun. Güzel ve kalıcı bir makyajın sırrı budur.

Makyajınız abartısız olmalı ve doğal görünmelidir.

Göz çevreinin önemi... Makyajınızın düğün boyu dayanabilmesi için çok dikkatli yapılması, kalıcı ve kaliteli ürünler kullanılması gereklidir. Renklerin karışmaması için, cildinizin tümüyle nemlendirilmiş olması ve makyaj tamamlandıktan sonra da yapılan makyajın üstüne transparan bir pudrayla geçilmesi gerekecektir.

Makyajınızda kullanılacak renklerin, gelinlik aksesuarlarına ve sizin ten renginize uyması da dikkat edilmesi gereken bir konudur.

Dudakların cazibesi...Gelinliğinizin açık bir gelinlik olması durumunda, yüze yaptığınız makyajı dekolteye de yayın. Yüzünüzdeki renkle dekoltenizdeki renk farklı olmamalıdır.

Düğünden hemen önce fazla güneş ışığından sakınmakta yarar var. Kırmızılaşmış bir yüz fotoğraflarda kötü çıkar.

Makyajın gelinliğe bulaşmasını önlemek için; gelinliğinizi giyerken makyajlı bölgeleri bir kağıt havlu ile kapatabilirsiniz.


CİLT BAKIMI

CİLT TEMİZLİĞİ

Önce temizlik...Yağlanma veya kepeklenme olmaması için, yüzünüzü temizlerken alın çizgisi ve kaşlar da dahil olarak tüm yüzünüze temizleme malzemesi sürün. Temizlik sırasında sürtünmeyi azaltmak amacıyla, yüzünüzü bir bez veya sünger ile değil, ellerinizle yıkamaya çalışın. Yüzünüzü yıkadığınız suyun ılık olmasını sağlarsanız, yağ ve kirler daha iyi eritilir.

Cilt temizliğinizden sonra mutlaka tonik uygulayın. Uygulamak için de sentetik değil, doğal pamuk kullanın. Çünkü doğal pamuk cildi homojen şekilde silerek, kiri daha etkin temizler.

Banyonuzu sıcak olarak yaparsanız, yüzünüzün aldığı buhar ile gözenekler açılır. Böylece yüzünüz maske yapmanız için çok elverişli bir duruma gelir.

Yüzünüzü ölü hücrelerden temizlerken zorlamalardan kaçınmalısınız. Ölü hücreler cilt yüzeyinde olduklarından hafif bir sürtme ile kolayca dökülür. Aksi taktirde cildinizin tahriş olmasına sebep verebilirsiniz.

Tüm sabunlar alkali içermektedir ve alkali de cildin üst tabakasına zarar verir. En güvenli sabun olarak en basit olanı önerilmektedir. Parfümsüz, katkısız sabunlar seçin ve özellikle durulamayı iyi yapın.


KURU VE HASSAS CİLTLERE

Banyoda... Banyo yaptıktan sonra cildinize nemlendirici uygulayın. Bu uygulamayı hafif nemli kalmış olan cildinize yaparsanız, nemin cildinizin üst katmanlarına kalmasını da sağlamış olursunuz.

Buhar makinesi kullanmak da ortamın nemlenmesini sağlar.

Cilt temizliğinden sonra kurulamayı havlu ile ve yüzünüze bastırmadan hafifçe yapın, kendi kendine kurumaya bırakmayın.

Cildinizi ılık ya da serin suyla yıkarsanız cildiniz daha sağlıklı kalır. Aşırı sıcak su ciltteki doğal yağın yok olmasına sebep olabilir.

Bakım ürünlerinizi sık sık değiştirmekten kaçının. Hassas bir cilde sahip iseniz, parfümlü ve alkol bazlı ürünleri kullanmayın.


YARARLI BİLGİLER

İpuçları... Yüzünüz ve göz bölgeniz su tutuyorsa; sırt üstü uyumanız ve sert bir yastığı dikce kullanmanız önerilir. Böyle yaptığınızda, sıvıların bütün bir gece boyu yüz bölgenizde birikmesini engellersiniz.

Kalsiyum eksikliğiniz varsa, her gün 1 bardak süt içmeyi alışkanlık haline getirin.

A Vitamini kullanmadığınız gecelerde antioksidan içeren kremler kullanmanız önerilir. Güneş ışığı ve açık havada bulunan serbest radikaller cildinize zarar vermektedirler. Antioksidanlar ise, cilde zarar veren serbest radikaller ile savaşa yardım ederler.

İçine su katılmış olan toniği bir sprey şişesinde, buzdolabında saklayıp, bunu yaz aylarında bir serinletici ve genel olarak bir cilt yenileyici olarak uygulabilirsiniz.

Güzel bir cilde sahip olmanın ipucu sağlıklı bir yaşam sürmektir. Cildinizin güzelliği her şeyden önce sağlıklı bir ortamda bulunmanıza ve sağlıklı besinler yemenize bağlıdır. Ömür boyu güzel bir cilde sahip olmak için bol su içmeniz, spor yapmanız önerilmektedir.


VÜCUT BAKIMI

NEMLENDİRME

Vücudunuzu haftada 2 kez vücut arındırıcısı (pelling) ile ölü hücrelerden arındırın. Uygulamayı, önce parmaklarınızla, daha sonrada kıl bir eldiven ile hafifçe bastırarak ve küçük dairesel hareketlerle gerçekleştirin.

Kışın da nemlendirmeyi sürdürün. Cildinizin çatlamasına engel olmak için her duştan sonra vücudunuzu nemlendirin.


ELLER VE AYAKLAR

Yumuşak ellere sahip olmak için, haftada 1 - 2 kez ellerinizi 5-10 dakika ılık sütte bekletin. Sütün içinde bulunan laktik asit cildinizi nem ve ellerinize yumuşaklık kazandırır.

Ellerinizin yaşlanmasını geciktirmek için, özellikle yaz aylarında güneşi bloke eden bir krem kullanın. Böylece ileri yaşlarda oluşabilecek lekeleri azaltabilirsiniz.

Ayak deyip geçmemeli...Düzenli pedikür yaptıramıyorsanız, yürüyüşe çıkmadan önce (spor çorap giydiğinizde) ayaklarınıza bol vazelin sürün. Yürüyüşün bitiminde ayaklarınızın beslenmiş ve rahatlamış olacaktır.

Ayaklarınız çok kuruyorsa, bol krem sürün (vazelin tavsiye edilir). Daha sonra da pamuklu çorap giyerek oluşan nemin içeride kalmasını sağlayın.

Ayak topuklarınızdaki sertliği gidermek için öneri: ılık su dolu bir leğen içinde 2 poşet yeşil çayı demleyin ve yarım litre ılık süt ekleyin. Ayaklarınızı 30 dakika kadar leğende tuttuktan sonra ponza taşı ile ovun ve nemlendirici bir krem sürün.

Nasırlardan kurtulmak amacıyla ayaklarınızı birkaç dakika ılık suya sokup bekletin. Eczanelerden reçetesiz olarak temin edebileceğiniz; % 20 Carmol ve % 12 Amlactin karışımı olan bir krem veya losyonu masaj yaparak ayaklarınıza iyice yedirin. Bu karışım tabanlardaki sert keratin tabakasını yumuşatacaktır.


BANYODA YAPILACAKLAR

Ilık bir duş mucizeler yaratır... Kuru bir cilde sahipseniz, banyo suyuna yemek sodası ekleyerek cildinizi nemlendirebilirsiniz. Ayrıca 8-10 damla gül yağı eklemek de nemlendirmeye yardımcı olabilir. Gül yağı cildi nemlendirmesinin yanısıra, güzel kokar ve kılcal damarların oluşmamasına yardımcı olur.

Yağlı bir cilde sahipseniz, banyo suyunuza limon (veya portakal, greyfurt gibi herhangi bir narenciye meyvesinin ya da birkaçının karışımının suyunu) ekleyin. Sitrik asit bakterileri öldürür, fazla yağı kurutur.

Banyo suyunuza hindistancevizi yağı eklemek de güzel bir cilde kavuşmanız için yardımcı olacaktır. Banyo suyunuzu doldururken suya 1-2 çay kaşığı yağı ekleyin.

Doğal bir arındırıcı elde etmek istiyorsanız, 1 küçük paket süt tozunu banyo suyunuzda eritin. Sütteki laktik asit cildin ölü hücrelerinden arınmasını sağlayacak ve cildinize pürüzsüzlük kazandıracaktır.

Uyuma zorluğu çekiyorsanız, banyo suyunuza 2 çay kaşığı kuru lavantayla karıştırılmış 1 çay kaşığı lavanta yağı ekleyin. Lavantanın rahatlatıcı aroması sizi uykunuza hazırlayacaktır.

Stresli günlerinizde, 3 büyük fincan papatya çayını iyi ve koyu demlenmiş olarak hazırlayıp banyo suyunuza ekleyin. Papatya rahatlatıcıdır ve stresinizi alıp götür.

Banyo yağları kullanırken, yağ ve su herzaman birbiriyle iyi karışmayabilir. Bu işlemi kolaylaştırmak için karışımınıza biraz süt katılması işinizi kolaylaştıracaktır.


YARARLI BİLGİLER

Bir yerlerinizi sağa sola çarpıyorsunuz ve hep morarıyor mu? Bir yere çarpınca, vurduğunuz bölgeye hemen 10-15 dakika buz koyun. 10 dakika bekleyip sonra tekrar 10-15 dakika buz koyun. Buz, deri altında oluşan kanamayı durdurur ve darbe alan bölgenin morlaşmasına engel olur.

Spor çok önemlidir...Yanığınızın iz bırakmasını engellemek için yanmış olan bölgeye derhal bir E vitamini kapsülü kırıp uygulayın. Ayrıca, yanığa Aloe Vera jeli sürerseniz iyileşme hızını da artırırsınız.

Sağlık için koşmanın yararını hepimiz biliyoruz. Elbette koşmak kalori harcamak için yararlı. Ancak geri geri koşmak daha da yararlı. Üstelik geri geri koşarken %31 daha fazla kalori harcarsınız. Yürüyüşte de aynı şey geçerli: geri geri yürümekle %78 daha fazla kalori harcarsınız.

Sabah uyandığınızda derin derin nefes almayı ve gerinerek vücudunuzu esnetmeyi alıkanlık haline getirin. Böyle yaparsanız, pompalanan kan artacaktır. Böylece daha hızlı uyanıp kendinizi daha diri hissedersiniz.


Sitemizdeki bilgiler tanı ve tedavi amaçlı kullanılamaz.

 

Bugün 8 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol