DÜNYADAN ETNİK DOĞAL GÜZELLİK METODLARI
İTALYA
Ninelerinin ve annelerinin eskiden sıkça uyguladığı ve kullandığı hintyağı cilt bakımı, şu aralarda İtalya da yine popüler.
ÇİN
Bir-çay kaşığı biberiye yağı, bir fincan yeşil çayla karıştırılır. Bir süre beklenir ve en son saçlar durulanır. Saçlara doğal bir parlaklık verir.
Çin beyaz çayı gençleştirici gizemi taşır! Beyaz çay, Çin'de İmparator çayı olarak da bilinir. 4 günlük periodlarla hasat edilen beyaz çay antioksidandır. Son günlerde, cilt bakımında beyaz çayın faydaları üzerine daha çok yer verilmekte. Beyaz çayın özellikleri için daha fazla bilgi...
YUNANİSTAN
Yunan gençleri, vücutlarını bebe yağı ile ovarak ölü deriyi kumsala bırakırlar. Ve denizde durulanırlar. Bu işlemi yaparken tabii ki görünmemek için bir paravan kullanırlar.
POLONYA
Balı, bir güzellik ürünü olarak cildi yumuşatmak ve parlatmak için kullanırlar.
BREZİLYA
Brezilyalı kadınlar plajlarda güneşe ortaktır. Dünyada en güzel kadınların güneşlendiği yer olarak nam salmış bu plajlarda, kadınlar avuç dolu kumlarla vücutlarını ovarlar.
Niye mi!
Çünkü; kumlar, Selüliti gidermekte ya da sülülite karşı cilteki kan dolaşmını hızlandırmakta. Pürüzsüz bir cilte sahip olmak açısından faydası olan bu kumla ovmadan esinlenmiş olmalı ki, son zamanlarda, İngiltere'de bazı ticari firmalar tarafından kumların bu özelliğinden faydalanılarak kozmetik ürünleri piyasaya sürülmüş.
HİNDİSTAN
Hindistanda, her gece yoğurt ve badem den yapılan maskın yapılması zorunludur. On adet badem ezilir ve sonra yoğurtla karıştırılarak cilde sürülür. 25 dakika bekledikten sonra cilt temizlenir.
MISIR
Dişlerini beyazlatmak için ve korumak için soda ve rafine edilmemiş tuzla dişlerini ovarlar. Bu işlemi bir kaç dakika içinde parmaklarla uygulanır.
AVUSTRALYA
Avustralya kızları, yalınayak yürümek ve ayak parmağını açan sandallet giymeyi severler. Ayaklarının pürüzsüz olması için avakado ile ovarlar:
İSPANYA
İspamyada gençler zaman zaman göz kapaklarını dinlendirmek içn patatesten yararlanırlar.. Çok ince dilimler halinde kestikleri patatesi, 10 dakika boyunca gözlerde tutarlar..
JAMAİKA
Karayip Adalarında, soyulmuş muz kabuklarını cilt bakımlarına uygularlar. Güneş yanıklarına karşıda iyi gelen muz kabuklarında, bazı proteinler sayesinde cilte yumuşaklık ve dirilik kazandırmaka.
İSKOÇ
İskoç kızları, hassas ciltlerinden dolayı temizlikten sonra cilt bakımında badem yağı kullanırlar.
RUSYA
Soğuk bir iklime sahip Rusya'da, gençler ciltlerini soğuktan korumak için kaliteli paltolar ve kotlar giymekteler. Ve özelikle sarımsak yağıyla ciltlerini sıklıkla ovarlar.
JAPONYA
Japonya'da cilt bakımında kamelya yağı sıklıkla kullanılır. Beyaz kamelya ve fındık yağı cildi nemlendirmek, beslemek, yumuşaklık vermek için kullanırlar. . Doğum sonrası olışan cilt kırışıklıklarını gidermekte ve saçları gürleştirmekte kullanırlar.
AFRİKA
Afrika'nın bazı alanlarında, gençlik sütü olarak da bilinen bir sütü vücutlarına dökerler. Saçlarda kullandıkları bu sütle vücutlarına yirmi dakika boyunca bir masajla uygularlar.
KORE
Koreli gençler Kore'de yetişen bir çeşit fındık olan, kukui-fındık yağıyla ciltlerine bakım yaparlar.
TÜRKİYE
Türkiye de, yeni yeni popüler olan kefir artık doğal güzellikte de kullanılmakta. Bir bir bakteri kültürü olan kefir, özelikle içerdiği etkin maddeleriyle cilde de faydalı olmaktadır.
SCANDINAVIAN
Scandinavian kadınları, güzel ciltlerine korumak için saf memba sularından isitifade ederler. Her gün en azından 1.5 litre buz gibi memba madensuyuyla, yüzlerine 15 20 kere yıkarlar. Bu ciltlerine canlılık verir. Pahalı losyonlara ihtiyaç duymadan, buz gibi bu memba sularıyla da ciltlerini diri tutabilmekteler.
TAYVAN
Tayvan gençleri, güneş yanıklarına karşı, vücutlarını serinletmek için çay içerler. Çaylarındaki Tanen asiti, kendilerini iyi hissetmelerini sağlar.
FRANSA
Fransız gençleri, sıklıkla peynir tükettiği için, diş minelerini güçlendirirler. Çünkü peynirde diş minelerini çürüten plaqueyi nötralize temekte.
İSVEÇ
Tahıl ağırlıklı gıdaları tercih ederler.. Yabanmersini de güzel kalmak açısından kullanırlar.
|
İŞTE SU İÇMEK İÇİN 46 SEBEP
yerküremizin %71`ini vücudumuzun ise neredeyse dörtte üçünü oluşturan su, yaşamımız için çok gerekli gerekli. Çünkü su içmezsek...
Bir yıl boyunca, kuraklığın verdiği korku ile büyük küçük toplumun her kesiminden insanlar olarak, o kabuslu günlerde, defalarca nasıl bir heyecan ve ihlasla yaptığımız yağmur dualarını hatırlayalım.
Bir yıl boyunca susuzluk tehdidi ile geçen günlerimizden sonra yağan yağmurları hangi sevinç dolu duygularla karşıladığımızı düşünelim.
Yer küremizin yüzeyinin %71 ini denizler, %29 unu karalar oluşturur.
İnsan bedeni, %25 katı maddeden, %75 sudan oluşmaktadır. Beyin dokusunun ise %85’i sudur.
Dünya oluşumundan önce de su vardı ve oluşum tamamlandıktan sonra da ilk hayat suda başladı.
Suyun hayatın olmazsa olmaz temel unsurlarından biri olduğunu biliyoruz. Gerçek anlamda faydalarının tespiti konusunda yapılan bazı çalışmaların aslında bir şans eseri ortaya çıktığını ve bu yöndeki çalışmaların o günden sonra hız kazandığını biliyor muydunuz?
İranlı hekim DR. FERİDUN Batmanghelidj, suyun hastalıklara iyi geldiğini, insanı iyileştirdiğini hapishanede bir şans eseri öğrenmiş. “1979 da İran devrimi patladığında Ben siyasi bir tutuklu olarak hapiste bulunuyordum. Bir gün koğuşta, mahkumlardan birinin, koridorda, iki büklüm olmuş vaziyette, inanılmaz mide sancılarıyla kıvrandığını gördüm. Beni görünce ızdıraplı bir sesle “Ülserim beni öldürüyor” diye seslendi. Onun için ne yaptın diye sordum. “Üç adet Tagamet ve bir şişe dolusu antiasit aldım ama banamısın demedi” diye cevap verdi.”şeklinde vakayı özetleyen Dr. FERİDUN Batmanghelidj, 10 saatten beri bu şekilde ızdırap içinde sancı çeken hasta mahkuma gayri ihtiyarı müdahale eder ve ölmek üzere olduğunu düşündüğü adama iki bardak su içirir. Fakat ne görsün, adam çok geçmeden kıvranmaktan kurtulur. O günden sonra Dr. Batmanghelidj, suyun şifa verici etkisi üzerine çalışmalarını yoğunlaştırma kararı alır. Cezaevinde kaldığı 2,5 yıl içerisinde yaklaşık 3 bin peptik ülser hastası tutuklu ve hükümlüyü iyileştirir. Tabi ki ilaç olarak yalnızca su kullanarak.
2,5 yıl kadar sonra tahliye vakti geldiğinde, hapishane müdürüne ricada bulunur ve "lütfen ben bir müddet daha burada tutuklu kalmak istiyorum, zira araştırmalarımın en önemli evresine girmiş bulunmaktayım ve bu kadar çok hastayı dünyanın hiçbir yerinde, bu koşullarda bulamam" der.
Böylece Batmanghelidj, bir müddet daha "gönüllü hapis" yatar ve çalışmalarını sürdürür. Hapiste iken keşfinin ilk duyursunu Iranian Medical Association ’da yayınlatır. Tebliğinin bir tercümesini de the Journal of Clinical Gastroenterology Haziran 1983 sayısında misafir editör olarak yayınlatır. Bugün bütün dünyaya sesin duyurabilmiş ve ekol oluşturmuştur.
Dr. Batmanghelidj “Hasta Değil Susuzsunuz" kitabında vucudumuzun tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyduğunu anlatmaktadır.
Bunlar şunlardır:
1- Hiçbir canlı susuz yaşayamaz.
2- Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır, sonra öldürür.
3- Su temel enerji kaynağıdır.
4- Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üretir, bize yaşam gücü verir.
5- Hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır.
6- DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen anormal DNA sayısı azalır.
7- Bağışıklık sisteminin (bütün mekanizmalarının) merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi kanser de dahil olmak üzere, çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir.
8- Bütün besinlerin, vitamin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metobolik aşamalarında görev yapar.
9- Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır. Susuz yenen yemeğin vücut için hiçbir enerji değeri yoktur.
10- Su, besinlerdeki gerekli ögelerin emilimini artırır.
11- Bütün ögelerin vücuda taşınmasına yardımcı olur.
12- Akciğerlerde oksijen toplayan kırmızı kan hücrelerinin çalışma verimini artırır.
13- Hücreye ulaşan su, o hücreye oksijen verir ve atık gazları vücuttan atılmaları için akciğerlere taşır.
14- Vücudun çeşitli bölgelerinden zehirli atıkları toplar ve atılmaları için karaciğer ya da böbreklere taşır.
15- Eklem boşluklarındaki temel yağlayıcı maddedir, artrit ve sırt ağrılarının oluşumunun önlenmesinde yardımcı olur.
16- Omurgadaki diskleri “şok emici su yastıkları” na dönüştürür.
17- Bağırsakları en iyi çalıştıran yağlayıcı maddedir, kabızlığı önler.
18- Kalp krizi ve felce karşı koruyucudur.
19- Kalp ve beyin damarlarında pıhtılaşmayı önler.
20- Vücudun soğutma (terleme) ve ısıtma (elektrik) sistemleri için vazgeçilmezdir.
21- Düşünme başta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonları için bize güç ve elektriksel enerji verir.
22- Serotonin ve diğer nörotransmitterlerin (sinir ileticileri) üretimi için vazgeçilmezdir.
23- Melatonin de dahil olmak üzere, beyinde üretilen bütün hormonların yapımı için gereklidir.
24- Çocuklarda ve yetişkinlerde dikkat yetersizliği sorununa çözüm getirir.
25- Çalışma verimini artırır ve dikkat aralığını büyütür.
26- Su dünyadaki diğer bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi yoktur.
27- Stres, gerginlik ve depresyonun hafiflemesine yardımcı olur.
28- Uykuyu düzenler.
29- Yorgunluğun giderilmesine yardımcı olur ve bize gençliğin enerjisini verir.
30- Cildi yumuşatır ve yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur.
31- Gözlere canlılık ve parlaklık verir.
32- Glokomdan korunmamıza yardım eder.
33- Kemik iliğinde kan üretim sistemlerini düzenler, lösemi ve lenfoma oluşumunun önlenmesine yardımcı olur.
34- Vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin geliştiği bölgelerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için çok gereklidir.
35- Kanı sulandırır ve dolaşım sırasında pıhtılaşmasını önler.
36- Kadınlarda, adet öncesi ağrıyı ve ateş başmasını hafifletir.
37- Kalp atışıyla birlikte kanı sulandırıp dalgalandırarak dolaşımdaki katı maddelerin dibe çökmesini engeller.
38- İnsan vücudunda dehidrasyon sırasında kullanılabilecek bir su deposu yoktur. Bu nedenle gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir.
39- Dehidrasyon cinsellik hormonunun üretimine engel olur, bu iktidarsızlık ve libido kaybının başlıca nedenlerinden biridir.
40- Su içtiğiniz zaman susuzluk ve açlık duygularını ayırt edebilirsiniz.
41- Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su için ve sıkı bir rejim yapmadan zayıflayın. Acıktığınız zaman aşırı yememeli, ama susadığınızda suyunuzu içmelisiniz.
42- Dehidrasyon doku boşlukları, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin ve deride zehirli çökeltilerin birikmesine yol açar. Su bunları temizler.
43- Su, gebelikte sabah bulantılarını azaltır.
44- Zihin ve vücut fonksiyonlarını bütünleştirir. Karar verme ve hedefleri belirleme yeteneğini artırır.
45- Yaşlılıkta bellek kaybının önlenmesine yardımcı olur. Alzheimer , multipl skleroz, Parkinson ve Lou Gehring hastalıklarının riskini azaltır.
46- Kafein, alkol ve bazı ilaçlara duyulan bağımlılığın giderilmesine yardımcı olur.
Bir bardak suyun faydaları işte böyle.
Suyun yukarıda sıralanan faydalarını okuyunca; “Canlı olan her şeyi sudan yarattık. Hala inanmıyorlar mı?” (Enbiya , 30) ayetini aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini daha iyi anlıyoruz.
|
DOĞRU GİYİNMENİN PÜF NOKTALARI
Kısa boy, dar omuzlar, geniş kalçalar...Herkesin bir kusuru var! Önemli olan bunları gizlemenin yolunu bilmek.
KISA BOYLUYSANIZ...
Pantolon: Eğer vücudunuzun üst kısmını uzun göstermek istiyorsanız düşük belli pantolonlar tercih etmelisiniz. Bacaklarınızı olduğundan uzun göstermek için ise yüksek belli ve düz inen pantolonlar seçin. Kontrast renklerden ve iri desenlerden kaçının. Canlı renkleri üstünüzle aynı tonlarda olmak kaydıyla rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Ceket ve gömlek: Fazla uzun veya belde biten kısa ceketlerden kaçının. Bele oturan ve kalça hizasında kalan modeller seçin. Düşük belli bir pantolon giymek istiyorsanız üzerine saçaklı, püsküllü veya payetli bir gömlek kullanabilirsiniz. Altla üst arasında renk kontrastları yapmayın, illa bir kontrast yapmak istiyorsanız, kumaş türü kontrastları uygulayın: ipek bir elbise üzerine jean ceket gibi.
Elbise: Tek renk ve düz kesim elbiseler silueti daha uzun gösterir. Ayrıca kadınsı ve seksi kesimleri de rahatlıkla kullanabilirsiniz. Etek boyu baldırların ortasına hatta topukların hemen üstüne kadar inebilir.
ŞİŞMANSANIZ...
Pantolon: Pantolonlarınızı mümkün olduğunca krep gibi dökümlü kumaşlardan seçin.
Üst: Özellikle pantolon üzerine, bacaklarınızın üst kısmına dek inen uzun tunikler giyin. Göz alıcı, dikkat çekici büyük desenler yerine tek renk ve koyu tonları tercih edin. Dekolte kullanmaktan kaçınmayın ama kalın ve belinizi saran kemerlerden Kaçının!
Ceket: Dökümlü kumaşlardan olanları tercih edin; mümkünse önünü iliklemeden giyin. Ceketlerinizde büyük vatkalar yerine daha küçük, omuzlarınızı hafifçe yükseltecek vatkalar kullanın.
Elbise - etek: Asla vücudunuzu sarmamalı: streç kumaşlara veda edin! Vücuda yapışmayan, uçuşan kumaşlar idealdir. Renk olarak daha çok tek renk ve koyu tonlar kullanın. Emprime seviyorsanız minik desenlileri tercih edin. Etek boyu baldırlarınızın hemen altına dek inmeli; daha uzun boylar da rahatlıkla kullanabilirsiniz.
GENİŞ KALÇALIYSANIZ...
Üst: Üstünüz ince ve kalçalarınız genişse, vücudunuzdaki bu farkı yok etmeniz gerekiyor. O halde, dikkati vücudunuzun üst kısmına çekecek tarzda gömlek, kazak, tişört vb. giymekte tereddüt etmeyin. Çiçekler, geometrik şekiller, karışık renkler, hatta büyük aksesuarlar kullanın, minik dekolteler uygulayın. Göz ve dudak makyajına ağırlık verin.
Elbise - etek: Eteklerinizde dökümlü kumaş ve nötr renkler (siyah, gri, bej gibi) kullanın. Verev kesim ve büzgülü modellerden kesinlikle kaçının. Bel oyuğu kalçanın hemen üzerinden başlayan kesimler tercih edin. Elbisede dikkat etmeniz gereken nokta, göğüslerinizi belirginleştirmek, kalçanızı ise saklamaktır. En doğru model, bel hattı olan ama bele fazla oturmayan, kalça yuvarlağını çıkarmayan düz kesimlerdir. Diz altı etek boyu en ideal olandır.
BOYUN DEKOLTESİ
Boynunuz uzunsa, her tarzı uygulayabilirsiniz. Özellikle, yuvarlak açılmış dekolteler ve boyna bağlanmış küçük bir fular çok hoş duracaktır.
Boynunuz kısaysa, “V” yakalı bluzlar veya “V” açılmış dekolteler tercih edin; boynunuz daha uzun görünecektir. Fular kullanmamaya çalışın; boynunuzu iyice kısaltıp omuzlarınıza gömülmüş gibi gösterir. Bunun yerine omuzlarınıza bir şal alın; böylece “V” dekolteniz de kapanmamış olacaktır.
OMUZ DEKOLTESİ
Omuzlarınız kareyse, asimetrik omuz dekolteli veya kolsuz kıyafetler seçin.
Omuzlarınız yuvarlaksa, ince askılı giysiler sizin için idealdir.
Omuzlarınız düşük ve darsa, reglan kollu kıyafetler giymeyin. Omuz başlarını ortaya çıkaran, derin
kol oyuğu olan giysiler omuzları daha geniş gösterir.
AYAKKABI SEÇİMİ
Topukta esas, kıyafetin etek uzunluğudur. Diz ve diz altı hizasındaki bir etek uzunluğuyla 7 cm.den uzun bir topuk giyilebilir. Mini bir etekle daha alçak topuk kullanmak gerekir.
Şişmansanız, vücudunuzla oransızlık yaratmamak için yüksek topuktan kaçının, orta boy topuk idealdir.
Kısa boyluysanız, yüksek ve ince topuk vücudunuzda dengesizlik yaratır, eğri ve kambur bir görünüm verir. 5-6 cm.lik bir yükseklik yeterlidir.
Uzun boyluysanız, yine de çok düz ayakkabılar seçmeyin. Az da olsa biraz topuk siluetinize çekicilik katacaktır.
TEN VE SAÇINIZA En uygun renkler
BUĞDAY TEN-SARI SAÇ
En uygun renkler
Toz pembe, bebek mavisi, gri-mavi, lila, açık mor, açık yeşil ve nane yeşili
Kaçının!
Elektrik mavisi ve koyu kırmızı yüzünüze yakın kullanmanız halinde çok sert bir etki yaratır.
AÇIK TEN-SARI SAÇ
En uygun renkler
Toz pembe, bebek mavisi, gri-mavi, lila, açık mor, açık yeşil ve nane yeşili.
Kaçının!
Elektrik mavisi ve koyu kırmızı yüzünüze yakın kullanmanız halinde çok sert bir etki yaratır.
AÇIK TEN-KIZIL SAÇ
En uygun renkler
Yeşilin açık tonları ile saman sarısı, kavuniçi, kayısı rengi, mercan ve gri-mavi.
Kaçının!
Toprak sarısı ve haki -yüzünüze yakın kullanmanız halinde- teninizdeki ışıltıyı alır.
AÇIK TEN-KAHVERENGİ SAÇ
En uygun renkler
Yeşilin açık tonları ile saman sarısı, kavuniçi, kayısı rengi, mercan ve gri-mavi.
Kaçının!
Toprak sarısı ve haki -yüzünüze yakın kullanmanız halinde- teninizdeki ışıltıyı alır.
KOYU TEN-SİYAH SAÇ
En uygun renkler
Pembe ve mavinin tüm tonları ile mor ve siyah.
Kaçının!
Kiremit kırmızısı, tunç ve doreli renkler sarı içerdikleri için saç ve ten renginizi donuklaştırır.
AÇIK TEN-SİYAH SAÇ
En uygun renkler
Pembe ve mavinin tüm tonları ile mor ve siyah.
Kaçının!
Kiremit kırmızısı, tunç ve doreli renkler sarı içerdikleri için saç ve ten renginizi donuklaştırır.
BUĞDAY TEN-KAHVERENGİ SAÇ
En uygun renkler
Kırmızı ve yeşil tonları ile kavuniçi, kiremit rengi, doreli bej, toprak sarısı ve turkuaz.
Kaçının!
Maviye çalan tonlar, fuşya, duman grisi gibi renkler içlerinde dore tonları barındırmadıkları için saç ve ten renkleriniz için fazla soğuk.
İŞ HAYATINDA GİYİM
KIYAFET SEÇİMİ
Çalışan bir kadınsanız biraz erkek egemen bir ortamdasınız demektir. Bu durum asla kadınca giyinmenizi engellememeli, kadınlığınızı gölgelememeli. İş hayatında giyinmenin altın kuralı, iş kolunuzun geleneklerine uygun ama kendinizi yansıtan bir tarz belirlemenizdir. İşinize ciddiyetle yaklaşımınızı ve becerinizi vurgulayacak zarif, temiz, uyumlu ve iyi dikilmiş kıyafetler seçin. Etek, pantolon takımlar, gömlekle kombine edilmiş etek ve pantolonlar, düz kesim elbiseler ideal olanlardır.
Hoşunuza gitmeyecek bir konuma düşmemek için çok kısa etekler, vücudunuza yapışan kıyafetler ve derin dekolteler kullanmayın.
RENK PALETİ
Çok canlı renkler seçmeyin ama kendinizi gri tonları içine de hapsetmeyin. Evet, gri, iş hayatında çok alışıldık ve ağırlık veren bir renk ama aynı etkiyi bırakabilecek başka renkler de var. Yeşil, bordo, lacivert, siyah, kahverengi, bej, toprak tonları ve lâl gibi renklerle gardırobunuzu çeşitlendirin.
AKSESUARLAR
Her detayı düşünün! Ayakkabılarınız topuklu veya topuksuz olabilir ama mutlaka temiz ve cilalı olmalı. Çantanız hem kıyafetinizle uyumlu hem de çalıştığınız iş koluna ve konumunuza uygun olmalı: boncuklu bir çanta ile bankacılık sektöründe çalışmanız pek uygun olmaz! Abartısız ve zarif takılar kullanın; ama annenizin inci kolyesi ile de kendinize olduğunuzdan daha yaşlı bir hava vermeye çalışmayın!
MAKYAJ
Canlı renklerden, koyu ve yoğun uygulamalardan mutlaka kaçının. Sade ve doğal bir makyaj yapın: gözlere hafif gölgeler, 2 kat rimel, biraz allık ve ruj.
SAÇ
Saç, genel görünümde son derece etkilidir. Asla yağlı, kirli ve boyası gelmiş bir saçla işe gitmeyin. Rahat etmek için saçınızı toplayın; böylece sürekli düzeltmek zorunda da kalmazsınız. Kibar, kıyafet renginizle uyumlu tokalar tercih edin: payetli kelebek tokaları günlük hayatınıza bırakın!
PARFÜM
Asla ağır kokular kullanmayın. Hafif, çiçeksi aromalardan yapılmış parfümleri tercih edin. Parfümünüzle banyo yapmayın, az sıkın, gerekirse tazelersiniz.
YANINIZDA BULUNDURUN!
Ne olur ne olmaz diyerek el çantanızda bulundurmanız gerekenler:
yedek bir çift çorap
küçük bir ayakkabı cila süngeri
iplik ve dikiş iğnesi
diş fırçası ve macunu
saç fırçası
törpü
kağıt mendil
ve elbette makyajınızdaki parlamaları rötuşlayacak hafif bir pudra, dudak boyanızı gün içinde tazelemek üzere rujunuz ve parfümünüz.
HATIRLATMALAR
Kendinizi sevin, kendinize güvenin ve gülümseyin. Gülümseyen bir yüz, aydınlık bakışlar ve güvenli bir tutum sizi her zaman olduğunuzdan daha şık ve bakımlı gösterecektir.
Yürürken de otururken de dik durmaya özen gösterin.
Giysileriniz temiz ve ütülü olsun.
Renk uyumuna dikkat edin. Küçük aksesuarlarla kıyafetlerinizi hareketlendirin.
İçinde rahat olmadığınız giysiler ve ayakkabılar giymeyin.
Ayakkabılarınızı sık sık temizleyin ve cilalayın. Topuğu yenmiş, deforme olmuş ayakkabılar giymeyin.
Saç, el ve tırnaklarınızdaki bakımsızlık şıklığı zedeleyen unsurlardır. Saç boyanıza ve temizliğine dikkat edin, el ve tırnaklarınıza özen gösterin.
Takılarınız hem kıyafetinizle hem de birbirleriyle uyumlu olmalı. Sarı ve beyaz takıları bir arada kullanmayın (altın bir kolye, gümüş küpeler gibi). Ağır takılarla daha hafifleri de bir arada kullanmayın (boncuk bir bilezik ve pırlantalı bir yüzük gibi)
Pantolon: Geniş pantolonlarla kalçalarınızı kamufle etmeye çalışmayın. Dökümlü kumaştan dikilmiş, düz kesim pantolonlar giyin. Her zaman koyu ve tek renk tercih edin. Asla ve asla tayt giymeyin! Pantolon: Pantolonlarınızı mümkün olduğunca krep gibi dökümlü kumaşlardan seçin. |
ROMANTİK BİR AKŞAM İÇİN
Sevgilinizle ya da eşinizle evde romantik bir akşam yemeği yemek, romantik bir gece geçirmek istiyorsanız önerilerimizi uygulayabilirsiniz. Romantik bir akşam için sessizlik şart. Evde ikinizden başka kimse olmamalı. Etraftaki her şey o gecenin oldukça romantik geçeceğini göstermeli. Işık, müzik, çiçekler ve güzel kokularla her şey eksiksiz olmalı.
Romantik, sevgilinizin ya da eşinizin dinlemekten zevk aldığı bir müzik açın. Genellikle klasik müzik, caz ya da soul tarzı müzik iyi bir seçenek olabilir. Hoşunuza giden enstrümantal müziklerden birini de tercih edebilirsiniz.
Pahalı olmayan, odaya hava katacak romantik aksesuarlar ve çiçeklerle masanızı süsleyin.
Ortam çok fazla aydınlık olmamalı. Ortamın havasını yumuşatan mumlar ya da mümkünse şömine ile ortamı aydınlatın. Gecenize farklı bir hava katın.
Gece için elegan ve hafif yemekleri seçin. Yemekleri seçerken onun neleri sevdiğini öğrenerek, mönüyü bunlardan oluşturursanız çok daha iyi olur.
Romantizmi seçeceğiniz içecek ile destekleyin. Meyve olarak çileği tercih edebilirsiniz.
Yemek takımından örtüye kadar birçok ayrıntıya da dikkat edin. İlk buluşmanızı anımsatan aksesuarlarla süsleyebilirsiniz.
Bizden söylemesi ...
|
BAYANLAR , BU CÜMLELERE DİKKAT.!
Çoğu zaman erkeklerin söylediği kırıcı sözlerden şikayet etseniz de onların da ara sıra sizin gibi düşündüğü ve söylediklerinize sinirlendikleri hiç aklınıza geldi mi?
Bayanlar, bu cümlelere dikkat! Erkekler bazen öyle sözler söylerler ki duyduklarınıza inanmakta zorluk çekersiniz. Fakat suçu sadece onlara atmak marifet değildir. Çünkü erkeklerin de duymaktan hoşlanmadığı sözler vardır.
Ay çok şirin
Siz sevdiğiniz erkeğe iltifat etmeye çalışıyor olabilirsiniz; fakat şunu bilmenizde yarar var: erkekler ‘şirin' sözcüğünden nefret ederler. Eşiniz şık bir kıyafetle karşınıza çıktığında ona ‘çok şirin olmuşsun' demek erkeklik gururuna hakaret etmek anlamına gelebilir. Bu nedenle ‘şirin' sözcüğünü mümkün olduğunca az kullanmalısınız.
Konuşmamız gerek
Bu iki kelime erkeklerin arkasına bakmadan kaçmak için yer arayacağı kelimelerdir. Bu nedenle eğer bir sorununuzu paylaşmak için konuşacaksanız direkt olarak ‘konuşmamız gerek' demeyin. Konuya girmek için uygun anı kollayın ve beklemediği bir anda konuyu açın.
Sadece bir oyun
Eşiniz futbol maçı izlerken ona ‘ Niye bu kadar önem veriyorsun, sadece bir oyun' derseniz kalbini kırmış olursunuz. Çünkü erkekler için spor karşılaşmaları hayatlarının vazgeçilmezidir. Ona saygı gösterdiğinizi bilmesini istiyorsanız, bu tür spor aktivitelerinde ona destek olmalı, gerekirse birlikte seyretmeyi teklif etmelisiniz.
Hiçbir şey yok
Suratınız beş karış ve sinirli olduğunuz her halinizden belli. Eşiniz yanınıza gelip size ne olduğunu sorduğunda kesinlikle ‘hiçbir şey yok' demeyin. Çünkü yüzünüz zaten sizi ele veriyordur. Onun tahmin etmesini beklerseniz daha çok beklersiniz.
Ne giymişsin öyle?
Erkekler kadınlar gibi ne giyeceklerini saatlerce düşünmezler, bu nedenle kıyafetlerin eleştirilmesinden nefret ederler. Eğer üzerindekini beğenmezseniz ona güzel bir şekilde ‘bence sana öteki daha çok yakışıyor' demeniz yeterlidir.
Sence güzel mi?
Birlikte bir yerlere gittiğinizde gördüğünüz güzel kadın için ‘sence güzel mi?' diye bir soru sormanız erkekleri çileden çıkartır. Çünkü hangi cevabı verirlerse versinler mutlu olamayacağınızı bilirler. ‘hayır' deseler inanmayacaksınız, ‘evet' deseler kavga edeceksiniz. Bu ikilemi yaratmamak adına bu soruyu da sormayın.
|
ERKEKLERİN KABUSLARI
Kadınlar hakkında erkeklerin gözünü en çok korkutan 9 özelliğin ne olduğunu biliyor musunuz?
Erkeklerin kabusları Her zaman belli etmeseler de, erkeklerin birçoğu kadınların bazı özelliklerinden korkar.
Örneğin hafızalarının çok güçlü olması, zor yorulmaları, erkeklerden daha fazla yaşamaları erkeklerin her zaman kafasını kurcalar.Erkekler, daha ilkokulda hayatın acı gerçeğini keşfederler. İstedikleri her şey kadınların elindedir: Seks, anne, belki de sinemaya gidebilecek bir arkadaş, yönünüzü kaybettiğinizde size destek olabilecek bir kişi... İşte kadınların erkekleri korkutan özellikleri…
1- Kadınların keskin hafızaları erkekleri her zaman korkutmuştur çünkü erkeklerin hafızası asla böyle çalışmaz. Bir kadın, yıllar önce yaşadığı bir tartışmadaki ufacık bir ayrıntıyı, yıllar sonra hiç beklemediğiniz bir anda hatırlayabilir. Örneğin yedi yıl önce Sahil Güvenlik dizisini izlerken sevgilisinin kendine dönerek 'göğüs büyütme ameliyatının neresi kötü ki?' dediğini yıllar boyunca unutmayan bir kadın, bunu yıllar sonra bir başka tartışmada kullanabilir.
2- Kadınların ortalama yaşam süresi, erkeklerinkinden yaklaşık 15 sene daha fazladır. Bu da demek oluyor ki hayatındaki erkek öldükten sonra bir kadın onun eşyalarını ele geçirerek inceleyebilir, günlüğünü okuyup dalga geçebilir, hatta arkadaşlarına anlatabilir, adamın özenle biriktirdiği çizgi roman koleksiyonunu çocuklara satabilir.
3-Tipik bir çalışan kadın, Belçika'nın yıllık bütçesine denk bir parayı ayakkabı, çanta ve bluzlara harcayabilir. Üstelik bir sezon sonra bütün aldıklarını elden çıkararak yenilerini alacaktır. Kadınların alışveriş merakı dağcılığa benzer; aslında pratik bir faydası yoktur, ama heyecan vericidir!
4- Erkeklerin göbekleri daha büyük olabilir ama aslında kadınların iştahı erkeklerden çok daha fazla. Örneğin erkekler için seks kısa sürelidir ve hemen arkasından uykuya ihtiyaçları olur, ama kadınlar için bunun tam tersi geçerlidir. İşte hayatın diğer alanlarında da bu durum geçerliliğini korur! Kadınlar peş peşe dört müze gezip, hafif bir öğle yemeği yiyip, bütün öğleden sonra çocuklarla ilgilenip, akşam da dans etmeye enerji bulabilirler. Fakat bunların yarısını yapan bir erkek, akşama ölmüş olur!
5- Belki de yüzyıllardır bastırılmış olmanın acısıyla direksiyon başına geçtikleri zaman kadınlar gerçekten çılgın gibi araba kullanıyorlar. Bir elinde cep telefonu, diğerinde diyet kola varken dizleriyle araba süren kadınlar erkekleri gerçekten korkutuyor.
6- Kadınlar için ne anlatmak istediğini doğrudan söylemek, alışverişe gidip de eli boş dönmekten çok daha zordur. Örneğin 'Bir şey duydun mu?' dediklerinde asıl söylemek istedikleri şudur: 'Ayağa kalk, dışarı çık ve orada baltalı bir katil olup olmadığını kontrol et!' Tabii ki bu örnekleri artırmak mümkün. 'Acıktın mı?' dediklerinde, bilin ki kendisi çok acıkmıştır ve yiyecek bir şeyler almanız için dışarı çıkmanızı istiyordur.
7- Erkekler, daha ilkokulda hayatın acı gerçeğini keşfederler. İstedikleri her şey kadınların elindedir: Seks, anne, belki de sinemaya gidebilecek bir arkadaş, yönünüzü kaybettiğinizde size destek olabilecek bir kişi... Ancak tüm bunlara karşılık olarak kadınlar da erkeklerden tek bir şey ister: Neslin devamını sağlamak! Erkekler için bu yegane istek yeterince korkutucudur, çünkü çok ciddi bir kararı ve ömür boyu bağlanmayı gerektirir.
8- Erkekler, geçmişleriyle ilgili çok fazla bilgi vermekten hoşlanmazlar, ama kadınlar yatağa gitmeden önce mutlaka bilgi edinmeye çalışırlar. Ayrıca kadınların öğrenmek istediği şeyler erkekler için 'özeldir', bu yüzden anlatmak istemezler.
9- Erkeklerin çocuksu, kaba saba, basit isteklerin esiri oldukları gerçeği, onları zaten rahatsız eder. Fakat bundan da korkuncu, karşılarındaki kadını gerçekten neyin mutlu edeceğini bilememektir. Doğum gününde ona ne almalı? Doğru zamanda doğru sözleri nasıl söylemeli ki karşıdaki kadının yüzü gülsün? Bunları keşfedebilmek için bir erkeğin ömrünü vermesi gerekebilir.
|

EŞİNİZLE DEDİKODU YAPIYORMUSUNUZ ?
Birbirlerine dedikodu yapmak için zaman ayıran çiftlerin evlilikleri daha zenginleşiyor...
Eşinizle dedikodu yapıyor musunuz? Çukurova Üniversitesi Psikiyatri Uzmanı Sabri Yurdakul, sır saklama konusundaki ortak yaklaşımların, eşlerin birbirlerine yakınlaşmasına ve iç dünyasını açmalarına yardımcı olacağını söyledi.
Medikososyal Bölümü ve Yaprak Psikiyatrik, Psikolojik Danışma Merkezi Uzmanı Yurdakul, eşlerin özel hayatlarıyla ilgili konuları paylaşmalarının, onları birbirlerine yakınlaştıracağını söyledi.
Yurdakul, "Günün nasıl geçti, nereye gittin, kimlerleydin?" soruları yerine, eşlerin birbirlerine sırdaş olmaları ve yakın çevreleriyle ilgili dedikoduları anlatmalarının, onların paylaşımlarını artıracağını söyledi. Eşlerin her şeyden önce yakın arkadaş olmaları gerektiğine dikkati çeken Sabri Yurdakul, “Birbiriyle iyi arkadaş olan çiftlerin evlilikleri daha sıhhatli yürüyecektir. Bu nedenle günlük hayatla ilgili özel konuları paylaşmaları, ortak yaşamlarını zenginleştirecektir” diye konuştu.
Eşlerin paylaşımlarının diğer insanlara iletilmemesi konusunda dikkatli olmaları gerektiğini de vurgulayan Yurdakul, sır saklama konusundaki ortak yaklaşımların, eşlerin birbirlerine yakınlaşmasına ve iç dünyasını açmalarına yardımcı olacağını söyledi. İnsanların sırlarını paylaştıkları kimselere daha çok güveneceğini ve onunla konuşma isteğini daha çok duyacağını ifade eden Yurdakul, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu durumda eşler arasındaki diyaloglar artacak ve konuşma konuları artacaktır. Böylelikle birbirleriyle konuşmak için konu bulmakta zorlanmayacak ve televizyonun karşısında oturan iki yabancı olmaktan çıkarak, birbirlerine sırlarını dökmek isteyen iki samimi arkadaşa döneceklerdir ki, bu da evliliğin sağlıklı yürümesine yardımcı olacaktır. Bu yüzden eşlerin birbirleriyle dedikodu yapmak için zaman ayırmaları evliliği perçinleyecek ve paylaşımlarını artıracaktır.”
|

ERKEKLERİ MUTLU EDEN 10 ÖZELLİK
İşte bir erkeğin mutluluk için kadında aradığı 10 özellik..
Erkekleri mutlu eden 10 özellik Erkeklerin beğenilerinin karmaşık olduğunu düşünenler çok yanılıyorlar. Klasik erkek davranışları göz önünde tutularak oluşturulan "Onları mutlu eden 10 özellik" listesi, standart erkek profili hakkında size daha çok bilgi verecek ve belki de artık "Niye beni değil de onu seçti" demekten kurtulacaksınız!
Çekicilik
Bir erkeğin sizi fark etmesini sağlayan ilk nokta dış görünüşünüzdür. Onu etkilemeniz için gereken ilk şey de haliyle biraz çekiciliktir! Bunun için olağanüstü bir çabaya gerek yok. Bakımlı ve kendinden emin bir ifadeye sahip olmanız, sizi yeteri kadar çekici kılacaktır çünkü... "Kendinden emin" tanımını kesinlikle ukalalık ya da havalı davranmak olarak algılamayın. Mesela aranızda kendinizi ifade etmenizi engellemeyecek kadar mesafe bırakın. Gizemli durmanızda ve her şeyi apaçık konuşmamanızda yarar var.
İdeal vücut
Karşınızdaki erkeğin sizde ikinci olarak dikkat edeceği şey vücut hatlarınızdır. Göğüsleriniz, kalçanız ya da boyunuzun uzunluğu onu cezbedebilir. İdeal vücut hatları olarak yorumladıkları 90-60-90’a yaklaşabiliyorsanız, zaten birçok rakibinizi geride bıraktınız demektir. Ancak unutmayın ki bazı erkeklerde ideal vücut anlayışı değişir. Kısa boylu, küçük göğüslü ya da çok uzun boylu olmanız tercih sebebi olabilir; o da sizin şansınıza kalmış!
Güzel bir yüz
Sıra geldi yüzünüze... Tanıştığınız erkeğin yavaş yavaş incelemeye başladığı yüzünüzün doğal bir güzelliğinin olması, gözlerinizin, kulaklarınızın ve burnunuzun yüzünüzle orantılı olması, sizi bu elemeden geçirecektir. Gözlerinizin ve dudaklarınızın güzelliği, bu aşamada ayrı bir önem taşır. Dudak kalınlığınız, konuşurken kullandığınız mimikler, gözlerinizin iri ya da ufak olması yine tercihleri etkileyecektir.
Tutku
Bunca adımdan sonra partneriniz sizden tutku ve şehvet de bekleyecektir. Kendisine pozitif yaklaşmanız, birlikte olduğunuzun her anı keyifli kılmanız iyi olur. Bu şartlar altında yanınızdaki erkek, en mutlu erkek sayılabilir.
Saygı
Diğer hemcinslerinin yanında onu küçük düşürecek şakalar yapmanız büyük dezajantaj! Erkekler böyle bir hareketi saygısızlık olarak yorumlar. Gözündeki değerinizin azalmasını istemiyorsanız, ona başkalarının yanında saygılı davranmalı, hatta arada bir pohpohlamalısınız.
Espri anlayışı
Karşınızdaki erkeğin yüzünü güldüren her şeye iyi bir tepki vermelisiniz. Eğer çok şakacı bir insan değilse, zaten bu kadar gülümsemesine saygı göstererek sizin de gülmeniz bir jesttir. Hele de yaptığı kötü esprilerde bile ona iyi tepkiler vermeniz, kendisini yanınızda rahat hissetmesini sağlayacaktır. Eğer güldüren kişi sizseniz, arkadaşlarının en sevdiği insan olabileceğinizden sizi asla yanından ayırmayacaktır.
Zeka ve kendine güven
Zeki kadın genellikle erkekler için problemdir, ama bu sadece kısa süreli ilişkiler için geçerlidir. Eğer karşınızdaki erkek uzun süreli bir ilişki arayışındaysa, zeki olmanız ve kendinize güvenmeniz sizi daha çekici kılacaktır.
Dürüstlük ve güven
Karşınızdaki adamın uzun süre yanınızda olmasını istiyorsanız, önce ona güvenmeli ve kademeli olarak dürüst olmalısınız. Bu kelimeden kasıt, eskide kalan ilişkilerinizi ve kötü anlarınızı ilk günlerde anlatmamak, birbirinizi tanıyıp ne kadar güvenebileceğinizi anladıktan sonra aşama aşama paylaşmaktır. Erkek kendine güvenen ve dürüst bir kadınla birlikte olmaktan mutlu olacak, hatta size söylemese de sizinle gurur duyacaktır.
Altın gibi bir kalp
Erkeklerin kötü günlerinde kadınlar genellikle gündelik planlarını uygulamaya devam ederler. "Ne, neden, niçin, neyin var" gibi soruları kullanmadan kendilerini anlayacak bir kadına ihtiyaç duyan erkekler, böyle birini bulduklarında ise asla bırakmak istemezler.
Ve tabii ki aşk!
Bazı erkekler ilk üç maddede mutluluğu yakalarken, çoğu erkek ise aşk arar. Kendisine sadık, çekici, tutkulu, güzel, güvenilir, şefkatli ve en önemlisi kendisine aşık bir kadın bulduklarında, aradıkları mutluluğu bulmuş olurlar. Ancak bunların hepsinin bir arada bulunduğu bir kadın bulmak oldukça zor olduğundan, genellikle karma 5 şık ile uzun süre hayatlarına devam ederler!
|

KADINLAR HATIRLANMAK İSTER
Doğum günü ve evlilik yıldönümü başta olmak üzere özel günlerde hatırlanmak, kadınların en önemli duygusal beklentisi... Kadınlar hatırlanmak ister! Gaziantep Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Murat, “Kadınlar, 18 yaşında iken hangi heyecan ve tutkuyla sevilmişse 50 yaşına geldiğinde dahi hep aynı heyecan ve tutkuyla sevilmeye bekler” dedi.
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Murat, kadınların özel günlerde eşlerinden beklentisini hediyeyle sınırlamanın yanlışlığına dikkati çekti. “Kadınlar, doğum günü ve evlilik yıldönümü başta olmak üzere özel günlerde hatırlanmayı çok isterler” diyen Murat, kadınların bu istemini bir hediye ile olduğu gibi bir çift güzel söz ya da bir anıyla karşılamanın da olanaklı olduğunu ifade etti.
Murat, erkeğin bu konuda eşine yapabileceği en büyük yanlışın özel günü hatırlamamak olduğunu ifade ederek, şu önerilerde bulundu: “Özel günler erkeğin eşine onu çok sevdiğini, onun kendisi için çok önemli biri olduğunu belirtmesi için belki de en önemli fırsattır. Yalnızca doğum günü ya da evlilik yıldönümü değil kadını ilgilendiren kadınlar günü, öğretmenler günü gibi diğer özel günler de erkeğe eşinin kalbini kazanma fırsatı veren günlerdir. Erkekler doğum günlerinde ya da diğer özel günlerinde hatırlanmadıklarında genelde üzülmezler. Ama kadınlar kesinlikle böyle değildir. Erkekler kadınların bu duyusal özelliğini dikkate almayı ihmal etmemeliler. Örneğin, uzun süredir arzu ettiği, ancak alamadığı bir hediyenin sunulması kadının çok hoşuna gider.”
Murat, bu günlerde hemen her kadının hediyenin ucuz ya da pahalı olmasının kendisi için önemli olmadığını ifade ettiğine dikkati çekerek, bu ifade bir yana hediye paketinden bir pırlanta yüzük çıkmasının her kadının beklentisi olduğunu kaydetti.
Bol bol iltifat edin
Kadınların özel günlerinde mümkün olduğunca çok iltifat işitmek istediklerini kaydeden Murat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eşinize bol bol iltifat edin. Mümkünse günler öncesinden kendinizi bu güne hazırlayın. Kadınlar duygusal ilişkide hep aynı heyecanı yaşamak ister. 18 yaşında iken hangi heyecan ve tutkuyla sevilmişse 50 yaşına geldiğinde dahi hep aynı heyecan ve tutkuyla sevilmeye bekler. Sakın eşinizin bu istemini görmemezlikten gelmeyin.”
|

EVLENMEDEN ÖNCE OKUYUN
Uzun süredir iyi giden birlikteliğinizi evliliğe taşıyacaksınız. O halde evlenmeden bu yazıyı okuyun.
Evlenmeden önce okuyun! Yeditepe Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Verimli, uzun ve mutlu evliliğin sırlarını anlattı.
İşte evlenirken dikkat etmeniz gerekenler
- Eşinizi seçerken fiziksel görünüş ve çekiciliğinden çok ruhsal ve kişilik sağlığıyla değerlendirmeye çalışın.
- Nişanlılık sürenizi 1 yıldan az tutmayın. Evliliğe seçeceğiniz adayların olayları yargılayış ve değerlendirme kriterlerinin size uyup uymadığını tartın. Şu an için kişiliklerimiz farklı ama ileride belki değişir, demeyin.
- Eğer evlilik öncesi çok kavga ediyorsanız evlenmeyin çünkü kavgalar aynen devam edecektir.
- Eğer evlilik öncesi bir kerecik bile olsa şiddet gördüyseniz asla o kişiyle evlenmeyin.
- İdeal ve hayallerinizden çok realist olarak maddi manevi durumunuzu anlatın.
- Sizi hangi özelliğinize bakarak eş olarak seçtiğini öğrenin.
- Aşırı kıskanç, kısıtlayan ve sizi denetleyen bir partner ileride de sorun yaratacaktır.
- Saygıyı asla eksik etmeyin.
- Size geçmişteki ilişkilerinizi sormasına izin vermeyin.
- Onun cep telefonu ya da bilgisayarını asla karıştırmayın.
- Evlilik öncesi evliliğinizin nasıl olabileceğini açıkça konuşun.
- Cinsel konuları konuşmaktan çekinmeyin.
- Birbirinizle ilgili önyargı ve sorunlar taşıyorsanız çözüm yolları için bir psikiyatriste danışın.
Gençler teknolojiyle ilgilenen eş istiyor
Yeditepe Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Verimli, üniversite çağındaki bireylerin, sevgililerini elektronik araçlara kaptırmamak için teknolojiyi yakından takip ettiklerini söyledi. Sevgilileriyle sanal ortamı da paylaşmak isteyen gençlerin sayısının bir hayli fazla olduğunu aktaran Verimli, çiftlerin aynı iletişim araçlarını kullanmalarını tavsiye etti. Verimli, "İletişim araçlarıyla iç içe yaşayan gençler, hisseleri ve duygularına hakim olamıyor. Hatta sadece içgüdüleriyle evlilik kararı verebiliyorlar. Gençlerin evliliğe bakış açısı değişti. Teknolojik aletleri, hayatlarının bir parçası olarak gören gençler, iletişim araçlarını kullanmayan bireylerle evlenmek istemiyor" dedi.
Evlenme yaşı düşüyor
Evliliğin, cinsel çekicilik, sevgi, iletişim becerisi, kişilik değerleri, tahammül, paylaşım, keyif alma ve saygı üzerine kurulmasını öneren Verimli, "Evliliğin sağlam temellere kurulması için atılacak ilk adım birbirinizi tanımaktır. Üniversiteye yeni başlayan kişilerin evlenmeye hazırlandığını görüyoruz. Fakat, bu yaştaki bireyler, tecrübesizdir. Ülkemizdeki yanlışlardan biri de budur. Hep deneyimsiz olduğumuz anlarda en önemli kararları almak zorunda bırakılırız. Meslek seçimlerimiz de bu dönemlere gelir" ifadelerini kullandı. 15-23 yaş aralığında evlenen kişilerin, büyük bir kısmının pişman olduğuna değinen Verimli, "Evlilik kararı zihinsel, duygusal, sosyal ve ahlaki gelişim tamamlandıktan sonra verilmelidir. Kendini tanımayan ve büyüme sürecini tamamlamamış kişiler evlilik kararı vermemelidir" dedi. Verimli, gençlerin içgüdüsel arzularıyla evlilik kararı aldıklarını belirtti. Evlilik için ideal bir yaş söylemenin zor olduğunu kaydeden Verimli, "Her iki taraf da ayakları üzerinde durduğu zaman evlenmeli" diye belirtti.
|

GERDEK GECESİ
Evliliğin ilk gecesine, yeni evlilerin ilk cinsel ilişki gecesine gerdek denir. Türkiye’de gerdek gecesininin en önemli olayı gelinin kızlık zarının bozulması ve pek çok yörede kanlanan çarşafın kızın bekaretinin kanıtı olarak aile büyüklerine ve akrabalara gösterilmesidir. Bazı yabancı toplumlarda da buna benzer gelenekler vardır.
Pek çok çift için bu gece, aile yaşamının en önemli günüdür. Eşler için bu gece, aile yaşamının en önemli günüdür. Eşler birbirlerine karşı bu ilk gecede cinsel düzeyde de sevecen ve anlayışlı olurlarsa, mutlu bir evlilik yaşamının temelini atmış olacaklardır.
Bu olayın bazen yanlış bilgiler nedeniyle fazla büyütülmesi veya bu konuda bilgi sahibi olmama erkeği ve genç kızı heyecanlandırmakta mutluluğu tatmak yerine çevresinin beklentilerinin ağırlığı altında ezilmektedir. Erkek erkekliğini, kız da bakireliğini kanıtlamak durumundadır. Erkeğinde, eğer daha önce cinsel deneyimi yoksa başaramam korkusu yaygındır. Kırsal kesimde cinsel bilgi edinemeyen genç çifte düğün törenleri sırasında ayrı ayrı cinsel bilgiler verilir. Toplumun çekirdeğini oluşturan aile yapısının korunması gereklidir. Ülkemizde boşanmalar son 10 yılda iki misli artmıştır. Boşanma nedeni olarak ileri sürülen şiddetli geçimsizlik gerçekte cinsel uyuşmazlıklara, sorunlara dayanmaktadır. Yapılan araştırmalar ülkemizde cinsel sorunların bilgi yetersizliğinden kaynaklanmakta olduğunu vurgular niteliktedir. Tabii ki gençlere verilecek cinsel eğitimin hangi konuları kapsaması gerektiği, ne amaçla, nasıl ve kimler tarafından verileceği bir devlet politikası olmalıdır.
Ülkemizdeki geleneklere göre ister şehirde ister köyde olsun gerdek gecesi en büyük rolü erkek üstlenir. Bekaretin bozulması fazla güç gerektirmez. Bu ilk birleşme şiddetli ve zoraki bir davranış olmamalı, her iki eşe doyum sağlamalıdır. Gerdek gecesinin izleri bütün bir evlilik veya yaşam boyu unutulmayacağından, eşler yanlış davranış veya gereksiz kırıcı sözlerden kaçınmalıdırlar.
Erkek eşine şefkatli ve nazik davranmalı, heyecanına sabırlı olmalıdır. Erkeğin saldırgan davranışı veya bekareti şiddetle bozmaya kalkması, genç kızı cinsel ilişkiden soğutur ve bundan sürekli kaçmasına neden olur.
Cinsel deneyimsiz gençler için gerdek gecesi bazen çevresi tarafından stres haline getirilmektedir. Oysa gençler düğün hazırlıklarının son günlerinde zaten yorgun haldedirler, bilgi eksikliği nedeniyle bir takım kuruntuları, endişe ve korkuları olabilir. Odanın dışında ana, baba, akraba yakınların kızlık zarının bozulması haberini beklemesinin baskısı onları daha da zor durumlara sokabilir. İlk geceye böyle stresle giren çift bu ilk cinsel cinsel ilişkiden çok fazla şey beklememesinin uygun olacağı söylenmelidir. Heyecan ve aşırı yorgunluk gibi haller cinsel yaşamı etkiler. Bu nedenle ilk gece, genç kızın veya erkeğin ilişkiden kaçınması oldukça sık görülen bir durumdur. Eşler karşılıklı olarak birbirlerine anlayış göstermelidir. Bazı hallerde genç kız sıkılganlık ve heyecanla cinsel ilişkiden kaçabilir, eşi anlayışlı davranmalı ve zorla cinsel birleşmeye yönlendirilmemelidir. Aynı şekilde bazen gereksiz fazla alkol nedeniyle veya aşırı heyecandan erkeğinde bir girişimde bulunamaması olağandır. Bu gibi durumlarda genç kadın akılcı olmalı ve eşinin erkekliği ile ilgili gurur kırıcı davranış ve sözlerden kaçınmalıdır.
Türkiye’de gerdek gecesinde diğer önemli bir konuda cinsel birleşmeye rağmen kızdan kan gelmemesidir. Bazı kızlık zarları fazla dar değildir veya elastikidir. Ve erkek organının rahatça girip çıkmasına rağmen yırtılma olmayabilir.
Akif Poroy’un Cinsel Öğreti adlı kitabından alınmıştır.
|

KINA GECESİ
Geleneksel kına gecesi düğünden bir gün önce (ama biz düğünden iki gün önce yapmanızı öneriyoruz!) kız evinde yapılır. Genellikle çok yakın akrabalar ve arkadaşlar kına gecesine katılır. Kınanın yakılacağı gün kız evine bayrak asılır. Bayrağın asılması düğünün başladığı anlamına gelir.
Kına gecesi misafirlere kuruyemiş ve içecek ikram edilir. Kına yakılana kadar oyunlar oynanır, halaylar çekilir. Gelin önce şık bir tuvalet giyer ancak kınanın yakılmasından önce üzerini değiştirerek bindallı da denilen kadifeden yere kadar uzanan kaftan türünde bir giysi giyer. Gelinin başına kırmızı bir örtü örtülür.
Kına yakılmadan önce gelin ve damadın oturması için salonun ortasına birer sandalye konur. Erkek tarafının getirdiği kına karılır ve mumlarla süslü bir tepsi hazırlanır. Genç kızların ellerine birer mum verilir. Önce elinde kına tepsisiyle genç bir hanım arkasından gelin onun arkasından da ellerinde mumlar olan genç kızlar türkü söyleyerek boş sandalyelerin etrafında dönerler. Daha sonra gelin ve damat sandalyeye oturur. Bu sırada içli türküler söylenmeye devam edilir. Amaç gelini ağlatmaktır. Gelinin eline kına yakılırken gelin elini açmıyor denir ve bunun üzerine erkek tarafı gelinin avucuna küçük bir altın koyar kınalar yakılır, ellerine tülbent bağlanıp eldivenler geçirilir. Erkeğe de aynı şekilde kına yakılıp eldiven geçirilir. Daha sonra gelinin başındaki kırmızı örtü açılır ve kına misafirlere dağıtılır.
Unutmayın gelinin evlenmemiş bekar bir arkadaşı kimseye çaktırmadan kırmızı kına örtüsünü gelinin başından çalarsa onun da kısa sürede evleneceğine inanılır.
Kına yakıldıktan sonra türküler söylenmeye oyunlar oynanmaya devam edilir ve böylece gece sona erer.
|

NİŞAN TÖRENİ
Nişan töreni genellikle kız evinde olmakla birlikte tercihe göre bir mekanda da yapılabilir. Nişanda çiftlere yine söz töreninde olduğu gibi bir aile büyüğü tarafından nişan yüzükleri takılır. Nişan töreninde takı takılması da adettendir. Geline takılacak takıların seçimi oldukça çeşitli olmasına karşın damat adaylarına genellikle saat takılır.
Bazı yörelerde nişanlanacak çiftlerin nişan bohçası hazırlaması adettendir. Nişandan önce kız ve erkek tarafı birbirlerine bohça gönderir.Kız tarafının bohçasında; gecelik takımı, iç çamaşırları, sabahlık, parfüm, makyaj seti, çanta, ayakkabı, etek ve ceketten oluşan bir takım veya elbise ile terlik yer alırken ekek tarafının bohçasında; pijama, robdöşambr, iç çamaşır takımı, tıraş seti, terlik, gömlek, kravat, kemer, çorap ile parfüm yer alır.
Nişan Hazırlıkları
· Nişana kimleri çağıracağınıza karar verin.
· Aile içi bir tören mi yoksa kalabalık bir tören mi istediğinize karar verin.
· Nişan evde olacaksa neler ikram edeceğinize, dışarıda olacaksa masa düzeni, menu ve müzik düzenine dikkat edin.
· Kıyafetinizi, ayakkabılarınızı ve aksesuarlarınızı 15 gün önceden hazırlayın.
· Manikür, pedikür ve cilt bakımınızı 1 gün önceden yaptırın.
· Nişan günü için kuaförünüzden randevu alın.
|

SÖZ TÖRENİ
Eş ruhunuzu buldunuz ve evlilik kararı aldınız peki bundan sonra ne yapılmalı…İlk olarak evlilik kararınızı ailelerinize açmalı ve önce evleneceğiniz kişiyi ailenizle daha sonra da aileleri birbirleriyle tanıştırmalısınız.
Geleneklerimize göre ilk adım erkek ailesi tarafından atılır ve kız isteme merasimi yine kız evinde gerçekleşir. Erkek tarafından bir aile büyüğü ‘Allahın emri Peygamberin kavliyle’ yine kız tarafından bir aile büyüğünden kızı ister. Hemen ardından gelin adayı genç kız kahveleri ikram eder.
Erkek tarafı kız istemeye giderken; gümüş, kristal, porselen şık bir tepsi ya da tabak içerisinde taze ve güzel paketlenmiş söz çikolatasını götürür.
Söz çiçeği, erkek tarafından unutulmaması gereken önemli bir ayrıntıdır. Söz çiçeği olarak genellikle kırmızı gül tercih edilmekle birlikte orkide, zambak ve lilium da tercih edebilirsiniz. Evlendikten sonra da evinizin bir köşesinde dekor olarak kullanmak isterseniz şık bir sandık veya sepet içerisine dizayn edilmiş kuru çiçekleri de seçebilirsiniz. Çikolatayı eve girerken gelinin annesine, çiçeği ise müstakbel eşinize verebilirsiniz.
Sembolik bir anlam taşıdığı için genellikle ince seçilen söz yüzüklerini bir aile büyüğü takar. Söz yüzükleri takılırken geleneksel bir konuşma yapılarak kurdele kesilir ve evliliğe doğru ilk resmi adım atılmış olur. Bekar olanlara kurdeleden kesilerek bir parça verilir ve kurdele ne kadar kısaysa evlenme zamanının o kadar yakın olduğuna inanılır.
Söz töreninde kıyafetiniz çok abartılı olmamalı sade ve şık olmalıdır. Gelin adayları sade bir etek-gömlek veya elbise, sade makyajla tamamlanmış bir saç modeli; damat adayları ise şık bir takım elbise, uyumlu bir kravat seçmeli, saç ve sakal tıraşını yaptırmış olmalıdır.
|

DOĞRU İÇ GİYİM İÇİN BEDEN ÖLÇÜNÜZÜ ÖGRENİN
BEDEN ÖLÇÜNÜZÜ ÖĞRENİN
Nasıl gelinlik ya da günlük giysilerini alırken beden ölçünüz önemli ise iç çamaşırı alırken daha da önemlidir. Çünkü iç giyim dışarıya yansıyacak duruşunuzu belirler. Bilinçsizce yapılacak alışverişler yüzünden iç çamaşırınızın her değişiminde farklı bir görünüme sahip olabilirsiniz. Kısaca çamaşır alırken doğru beden ölçüsü çok önemlidir. Evlenirken daha önemlidir.
Tam beden ölçünüzü bilmiyor ve öğrenmek istiyorsunuz. Seçkin iç giyim mağazalarının bazılarında beden ölçümü yapılır. Yolunuzun düştüğü bir gün herhangi birini deneyin. Mağazaya girin iç çamaşırlarından sütyen bölümüne geçip iç beden ölçünüzü öğrenin.
Size başka bir alternatif de sunabiliriz. Normal iç beden ölçümünde İngiliz ölçü birimi olan inç kullanılır. Ve 1inç 2.54cm ye tekabül eder. İnç birimli mezura ile ölçüm yapılırken, önce bedeniniz göğüs altından çepeçevre ölçülür. İkinci olarakta göğüs çevresi ölçülür. Bu rakam 34’ten küçük ve tek ise 5; çift ise 4 eklenerek kap ölçüsü belirlenir. Kap iç beden ölçüsüne verilen isimdir. Kap ölçüleri harflerle sınıflandırılmıştır. AA – A – B – C – D – E – F olarak. Her harf arasında 1 inç fark vardır. Bu formülle sizde beden ölçünüzü bulabilirsiniz. Ya da isterseniz kendinizi bir iç giyim mağazasına yönlendirerek garantiye alabilirsiniz.
|

NEDEN TAKI TÖRENİ ?
Düğün gününde damat ve geline yakınları, aileleri, arkadaşları yani düüne davetliler tarafından, takı ve para gibi değerli armağanlar verilir. Bu hediyelerin geleneksel bir anlamı vardır. Sizler bu geleneği sürdürürken anlamını hiç düşündünüz mü?
Yeni bir evi herşeyi ile en baştan hazırlamak, gelinlik, damatlık, düğün gecesi hazırlıkları derken, yeni çift masrafları arttırıyor. Düğünlerde takı töreninin yapılma amacı da, yeni evlenen çiftin masraflarına az da olsa bir katkıda bulunmaktır. Bazen anne, baba ve bir aile büyüğünden hediye edilen takı yadigar olarak saklansada, diğer takı ve para hediyeleri çifte destek olmak için verilir.
|
|
|
|
BEKAR KALMAK MI ? EVLENMEK Mİ ?
Yaşamınıza bekar olarak mı devam etmeli, yoksa ciddi bir beraberlik hatta evlilik mi yaşamalısınız siz de karar veremiyorsanız bu yazımız sizin için...
Bekar kalmak mı, evlenmek mi?
Birlikteliğin mi, yoksa yalnız kalmanın mı daha iyi olacağına karar vermeye çalışırız. Beraber olmak mı, bağımsız yaşamak mı? Kendini teslim etmek mi yoksa özgür olmak mı? Yaşadığınız olumsuz tecrübeler, hayal kırıklıkları hatta mutsuz bir aile ortamında büyümek bu ikilemi yaşamanıza neden olur. Oysa birçok insan bunun kararını rahatlıkla verebilirken siz hâlâ birçok endişeyi içinizde barındırırsınız. Evlilik değil, ciddi bir beraberlik bile sizi tedirgin etmeye yeterli olur. Bağlılık ve özgürlük noktasında bu hassas dengeyi kurmaya çalışırsınız. Ne zaman o dengeyi aşarsınız, işte o zaman hayatınızda eksik olan şeylere ihtiyaç duymaya başlarsınız. Uzun soluklu bir ilişkiniz olduğunuzda, ait olma duygusu hoşunuza gidebilir. Fakat bazı noktalarda bu bağlılık kısıtlayıcı olmaya, sizi sıkmaya başlayabilir ve kendi hayatınız üzerinde daha fazla söz sahibi olma ihtiyacı duyabilirsiniz. Eğer bekarsanız ve özgürseniz, içinde bulunduğunuz bağımsız olma duygusu sizin hoşunuza gidebilir fakat sonrasında bu duygu yerini yalnız hissetmenize ve biri ile beraber olma isteğinize bırakabilir. Yeni bir ilişkiye başladığınızda da bağımlı olduğunuzu ve kısıtlandığınız duygusuna yeniden kapılıp yeni bir kısır döngünün içinde kendinizi hissedebilirsiniz.
Kararsızlık yaşıyorsanız
Eğer hâlâ içinde bulunduğunuz durumdan emin değilseniz, ikilemlerin içine düşmeniz çok normal. Bir birliktelik yaşamadan önce ayrılığı düşünüyor ya da bir evlilik yaşamadan önce boşanmayı düşünüyorsanız bu aslında sizin korkularınızın da bir göstergesidir. Oysa özgürlük ve bağlılığı bir arada yaşayabilirsiniz. Temelinde saygı, adalet, dürüstlük ve güven olan bir ilişki yaşadığınızda da hem özgürlüğü tadabilir hem de aitlik duygunuzu tatmin edebilirsiniz. Birlikteliği ya da evliliği kısıtlayıcı bir durum gibi görmemek ve bakış açınızı genişletmeniz gerekir. Bu noktada empati kurmak, isteklerinizi birbirinize açıkça söylemek ve zaman zaman birbirinizi yalnız bırakmak bir ilişkide yapmanız gereken en önemli şeydir. İşte her iki durumda da yaşayacağınız avantajlar ve dezavantajlar listesi:
Bekar olmak
Avantajları
* Kendinizi keşfetmek ve geliştirmek, yani kendiniz olmak için yeterli özgürlüğe sahipsinizdir. Fedakarlık yapmak zorunda kalmazsınız. İstediğinizi yapabilirsiniz. Örneğin: Dans dersleri alabilir, İspanyolca öğrenebilir, evinizde kedi ya da köpek besleyebilirsiniz. Ayrıca geride bırakacağınız hiçbir şeyinizde yoktur. İstediğinizde yeni bir ev, yeni bir iş ve farklı bir şehirde yaşamayı bile düşünebilirsiniz.
* Başka birinde mutluluğu aramak yerine kendinizde mutluluğu elde etmeyi öğrenirsiniz.
* Eksiksiz, çok yönlü ve özgürsünüzdür. Gelecekte yaşayacağınız ilişkilerinizde daha mükemmel vasıflarla girme şansına sahip olabilirsiniz. Her anlamda tam bir donanıma sahip olmak, tek başına rahat bir yaşam sürebilmek ve ayaklarınızın üzerinde dimdik durmak ilerde yaşayacağınız ilişkilerinizi olumlu yönde etkileyecektir.
* Mali konularda daha fazla söz hakkına sahipsinizdir. Nereden alışveriş yaptığınız ya da yüksek bir fiyata aldığınız ayakkabı için hesap vermek zorunda değilsinizdir.
* Her erkekte olan horlama, yorganı çekme, geğirmek ve tıraş takımlarını lavaboda bırakmak gibi sinir bozucu durumlarla karşı karşıya kalmazsınız.
* Kız arkadaşlarınızla, ailenizle ve gönül işlerinizle daha fazla vakit ayırabilirsiniz. İhmal ettiğiniz ve size destek olan kişilerle ilişkilerinizi rehabilite etme şansınız olur.
* Dışarıya rahatlıkla çıkabilir ve yeni insanlarla tanışabilirsiniz. Bunun içine yeni erkek arkadaşlarınızı da ekleyebilirsiniz.
* Eve geldiğinizde yemek yapmak, çamaşır yıkamak, evi toplamak gibi zorunluluklarınız olmaz. İstediğiniz zaman bunları yapabilirsiniz. Üstelik en önemlisi gömlek ütülemekten artık yorgun düşmezsiniz.
Dezavantajları
* Kendinizi yalnız hissedebilirsiniz. Özellikle etrafınızda o kadar çift varken ve aileniz artık biri ile birlikte olmanızı isterken.
* Bunu başarısızlık olarak değerlendirebilirsiniz ve bu konuda kendinizi acımasızca eleştirebilirsiniz. Hatta depresyona bile girebilirsiniz.
* Bekar olduğunuz için etrafınızdaki adaylar arasında bir tercih yapmakta zorlanabilirsiniz. Ama uzun süre bekar kalırsanız ve ince eleyip sık dokursanız elinize geçen fırsatları değerlendiremeyebilirsiniz.
* Flört etmek bir sürüklenmeye sebep olabilir. Kadınlar ve erkekler sürekli farklı şeylerin peşindedirler. Kadınlar kendilerini anlayan, güvenebilecekleri bir erkek ararken; erkekler ise rahat bir ilişki yaşayabilecekleri bir kadın ararlar.
* Bir çiftin sahip olduğu şeyleri gördüğünüzde üzülebilirsiniz. Birbirine ruh ikiziyim diyen ve onunla bir ömür boyu yaşamak istediğini söyleyen bir çifti ya da çocuklarıyla oyun oynayan bir aileyi gördüğünüzde bazı şeyleri kaçırmış hissine kapılabilirsiniz. Fakat evlendiğinizde bile bazı şeyleri geç yaşamış olmak sizi yine üzebilir.
* Sürekli neden bekar olduğunuzu kendinize sorabilirsiniz. Bunu dert edip bir an önce yeni birini bulmak umuduyla karşınıza çıkan her erkekle ilişki yaşayabilirsiniz. (Sizin bu halinizi gören potansiyel eş adaylarını da bu arada kaçırma şansınız da yüksek.)
* Aileniz ve arkadaşlarınız sizi rahatsız edici yorumlarıyla canınızı sıkabilirler. "Tam sana uygun bir çocuk buldum" diyerek çöp çatanlığa bile başlayabilirler.
Birliktelik ya da evlilik
Avantajları
* Birlikteliğin sizin için doğru olduğuna karar verdiyseniz tadını çıkarın.
* Flört etmeye, yeni bir erkek arkadaş bulmaya, ayrılıklara ve boşanmaya son verdiniz. Artık rahatlayabilirsiniz.
* Birbirinizi hem duygusal, hem de maddi yönden destekleme şansına sahipsinizdir. Deneyimlerinizi ve kazanımlarınızı paylaşmak size iyi gelebilir.
* Beraberlik size derinlik katacaktır. Doğruluk, dürüstlük ve inançlar konusunda sizin tatmin olmanıza yardımcı olur.
* İlişkinizde aitlik, güven, istikrar ve devamlılık duygularını hissetmeye başladığınızda gelecek için güzel şeylerde düşünmeye de başlarsınız.
* Bekar arkadaşlarınıza göre kendinizi daha üstün hissedebilirsiniz.
* Arkadaş çevrenizi onun ailesi ve arkadaşları ile genişletebilirsiniz.
* Duygusal olarak kendinizi bağlı ve güvenli hissedersiniz.
Dezavantajları
* Birliktelik, mutluluk ve memnuniyet için bir sigorta değildir. Çünkü tek başınayken mutlu olamıyorsanız hayatınızda biri olduğunda da mutlu olamayabilirsiniz. Sağlıklı ve uzun soluklu bir ilişki yaşamak istiyorsanız kendinizi eşinizle paylaşmalı, siz de olmayan ama onda olan olumlu özellikleri ondan almaya çalışmalısınız. Aksi takdirde hayal kırıklığı yaşayabilir ve pişman olabilirsiniz.
* Çok fazla deneyime sahip olmadan bir evlilik yaşarsanız ileride ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabilirsiniz.
* Eğlencenin ve özgürlüğün tadını kaçırmış olduğunuzu düşünebilirsiniz. Özellikle de çocuklar ve ev işleriyle uğraşmak zorundayken.
* Geleceğinizi planlamaya çalışırken kendinizi kapana sıkışmış hissedebilirsiniz.
* Başkalarına karşı sorumlu olduğunuz için (sevgiliniz, eşiniz, ailesi v.s) kızgın olabilirsiniz. Geç kalacağınızı söylemek bile olsa...
* Bazı şeyleri rutin bir şekilde yapmak zorunda olmak (ev işleri gibi) ve bazı rolleri oynamak sizi sinirlendirebilir.
* Yanlış bir erkeğe aşık olup incinebilirsiniz. Özellikle genç yaşta doğru kişiyi bulmak o kadar da kolay değildir.
* Oturmuş bir ilişkiyi bırakıp gitmek günlük yaşadığınız flörtlerden zordur.
* Ailenizle ve arkadaşlarınızla daha az görüştüğünüz için, yaşamınızın sadece iki kişi arasında geçtiğini düşünebilirsiniz.
* Kendinize ait özel hayatınız kalmayabilir. Onun yakın çevresi ve ailenizin ziyaretleri bazen programınızı bozabilir.
Sizin için en iyisi hangisi?
Bu soru için ne doğru ne de yanlış bir cevap söz konusudur. Çünkü herkes farklı yapılara sahiptir. Fakat kararsızsanız 20'li yaşlarınızda evlenmeyi düşünmemelisiniz. Çünkü bu yaşlar kişiliğinizin gerçek anlamda şekillendiği, sorumluluk almaya ciddi anlamda başladığınız ve kimliğinizi bulmaya başladığınız dönemlerdir. Eğer genç yaşta evlenirseniz ilk etapta sevdiğiniz insanla size ait bir evde olmak cazip gelebilir. Fakat ilişkinizin rutine döndüğünde bu durum size sıkıcı gelmeye başlayabilir. Sizinle yaşıt olan kız arkadaşlarınız sorumluluktan uzak ve rahat bir hayat yaşarken bu sinir bozucu olabilir. Erken yaşta evlendiğinizde eğer her şey yolunda gitmezse hâlâ önünüzde yaşayacağınız koca bir hayat ve deneyimleyeceğiniz uzun seneleriniz olacaktır. Fakat muhtemelen bir ilişkiyi istikrarlı ve başarılı hale getirebileceğiniz az hayat tecrübenize ve olgunluğa sahipsinizdir. Bir eş ya da sevgili için ne kadar uygun olduğunuzu sorguladığınızda aslında en doğru kararı önsezilerinize dayanarak karar vermelisiniz. Sakince düşünmeye çalışın. Karşınıza çıkan kişiyi iyi analiz edin. (onun Bay Doğru olabilme ihtimalini düşünerek) Hatta tüm duygularınızı bir kenara not edin. Ortaya çıkan sonuçlara siz de çok şaşıracaksınız.
*Ne yaparsanız yapın bir yuva kurup hayatınızı biriyle birleştirmeden önce 10 hayati soruyu mutlaka kendinize sorun.
1. Onu gerçekten seviyor musunuz, o da sizi seviyor mu?
2. Bu insana karşı kendiniz olabilecek misiniz?
3. Büyümeniz ve olgunlaşmanız için bu ilişkide yer var mı?
4. Sizin farklılıklarınız onun özellikleriyle tamamlanıyor mu, ya da tam tersi?
5. Bağlanmak ikiniz içinde kolay mı?
6. Dış etkenlerin etkisinde kalmaksızın sizin için ne hissediyor?
7. Bir birlikteliğin sorumluluğunu alabileceğinizi düşünüyor musunuz?
8. Ailesi ve ailesi ile anlaşabilecek misiniz?
9. Birbirinize karşı toleranslı davranabilecek misiniz?
10. Aynı evde yaşamayı daha önce hiç deneyimlediniz mi?
|
|
|