
DEĞERLİ TAŞLARIN ANLAMLARI
Zümrüt :
Dünyanın en kıymetli taşlarından biridir. Mitlerin ve efsanelerin taşıdır. Renginin yeşildir. Bu nedenle taşın yağmur yağdırdığına inanılırdı. Bağışıklık sistemi,sinir sistemi, kalp, ciğer ve böbreği kuvvetlendirdiği düşünülür. Beden,ruh,zihin için tonik vazifesi gördüğü ve kuvvetli bir duygusal dengeleyici olduğu düşünülür.Bolluk, sevgi, iyilik, sakinlik, denge ve sabırın simgesidir. Bu taşa bazı kişiler tarafından Koşulsuz Aşk Taşı adı verilmektedir. Sevgililerin birbirlerine verebilecekleri en güzel hediye olarak görülür. Bazı İslam ülkelerinde koruyucu tılsım gücünü olduğunu ve bazı ayetler okunarak daha güçlendirildiğine rastlanmıştır.
Elmas :
En sert ve kıymetli taşdır. Rüyaların taşı adı verilmiştir. Beyin fonksiyonlarını ve temel tedavi edici özelliğe sahiptir. Bedeni temizleyerek negatif kuvvetleri yok ettiğine, zihin, ruh, beden üçlüsünü birleştirip ve bütünleştirdiğine inanılır. Bolluk, saflık, masumluk ve sadakatı simgeler. Mücevher olarak tüm takılarda kullanılmaktadır. Son derece kıymeti yüksek bir taştır.
Yakut :
Güzelliği ve sertliğiyle değerli taşlardan biridir. Hindistan'da Değerli Taşların Efendisi adını koymuşlardır. Amerika, Avrupa'da çıkarılır. Hindistan ve Güneydoğu Asya Yakut’un anavatanıdır. Elmas’tan sonra en sert taştır. Kan dolaşımın canlandırıcı etkisi, bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi olduğu gibi kişiyi sınırlamalarından kurtardığına, kendinden fazla diğer insanları düşünmesine yol açtığına inanılır. Ruhsal gelişme, cesaret, liderlik, mutluluk duygularını arttırdığıda düşünülür. Cinsel aşırılıklara da iyi geldiği söylenir.
Safir :
Pahalı ve değerli taşları arasındadır. Isıya dayanıklı bir taştır. Mavi rengi üzerine beyaz damarlıdır. Dünyada ünüyle dillerde olan Safirler Hindistan'dan çıkmaktadır. Sertlik derecesi olarak Elmastan sonra gelir. Değeli mücevherlerin yapımında kullanılmaktadır. Bilinen en büyük Safir, 563 kıratlıktır. Hindistan Yıldızıdır ve New York Doğal Tarih Müzesinde teşhir edilmektedir. 330 kıratlık olan bir diğer Safirdir. Asyanın Yıldızı adı verilmiştir. Washington DC'de sergilenmektedir. Kalp ve böbrekleri kuvvetlendirdiği aynı zamanda tüm salgı bezlerini harekete geçirici özelliği olduğuna inanılır. Ayrıca psişik yetenekleri arttırdığı ve sezgi gücünü çoğalttığı düşünülür. Dolayısla yaratıcı ifadenin gelişmesinde büyük rol oynadığı ve karışıklığın ortadan kalkmasına neden olup kozmik farkındalığı arttırdığı düşünülür.
Lal :
Dairesel veya oval bir taştır. Iki türü vardır. Erkek olan türü koyu kırmızı, dişi olan türü açık kırmızıdır. Taşı taşıyan kişiyi, bedensel zayıflığa ve acımasızlıklara karşı koruduğu düşünülür. Hayal Kuran ve Merhamet Taşı diye isimlere sahiptir. Cinsel enerjiyi ve duyarlılığı artırdığına, cinsel dengesizliğe karşı koruduğuna inanılır.bu sebeple Tutkuların Taşı da denir. Adı Latince’de, Garanatum'dan gelir. Lal taşı, Garnet olarak da bilinir. Kalp şeklinde Lal'ler, eşleri ve sevgilileri cezbetmeye yarar ve aynı zaman da, yatak veya yastık altına konulduğunda kötü rüyaları engellediği düşünülür. Bedeni kuvvetlendiren, temizleyen ve canlandıran bir özelliği vardır. Kan damarları için yararlı bir taştır. Lal, hayal gücünü hareketlendirirken, sevgi ve şefkati sembolize etmektedir.
Kuvars Kristali :
Yüzyıllardır tedavi ve sihir alanlarında kullanılmıştır Tedavi edici nitelikleri en fazla olan taşların başında gelmektedir. Duygusal dengeleyici özelleği vardır. Beyin fonksiyonlarını uyarır. Kişinin çevresinde oluşan negatif enerjiyi yok edip pozitif enerjiyi toplar, biriktirir, geçirir, kuvvetlendirir ve kişi üzerinde aktif hale getirir. Düşünce gücünü de güçlendiren bir özelliğe sahiptir. Kuvarsın özellikle halsiz düşme durumunda canlılık verdiğine inanılır. Kahinlerin kristal küreleri kuvars kristalinden oluşur. Bu taşın zihinsel konsantrasyona ne kadar etkili olduğunu gösterir. Kuvars kristallerinin cinsleri ve bu cinslere göre isimleri vardır. Şeffaf olanına halk arasında kaya kristali denilirken, pembe kuvarsa Aşk Taşı denir. Kuvars kristalini üzerinde taşıyanın korkudan, öfkeden, kıskançlıktan ve suçluluktan koruduğuna, kısırlığa karşı olarakta yararı olduğuna inanılır. Rüya Taşı olarak bilinen dumanlı kuvarsın öfkeye, umutsuzluğa, üzüntüye, ve bütün negatif etkilere karşı taşın sahibini koruduğuna inanılır.
Opal :
Kuvarsın bir çeşididir. Halk arasında Gökkuşağı Taşı olarak bilinir. Opal, karışık bir geçmişe sahiptir. Bazıları için talihsizlik getiren bir taş olarak düşünülürken, bazıları ise güven duygusunu taze tuttuğunu ve düşmanlara karşı koruduğunu düşünür.aynı zamanda negatif duyguları yok ettiğine ve duygusal dengeyi sağladığına inanılır. Görme duyularını güçlendirir ve sezgi arttırıcı bir etkisi vardır. Mücevheratta kullanılan Opal, insanın avuç içi ısısıyla renk değiştirme özelliğine sahip değerli taşlardandır.
Sitrin :
Sarıdan açık kahveye doğru giden bir renk geçişi vardır. Bu güne kadar bir çok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Hazım organları, böbrek, ciğerler ve kalp için yararlı olduğu ve tedavi edici enerjinin meydana gelmesini sağladığı düşünülür. Kendine güveni arttırdığına, insanı kendine zarar verici eğilimlerden uzaklaştırdığına inanılır. Sitrin masaj yağlarını yoğunlaştırmak için kullanılır. Yağa enerji verir, dolaşımı hızlandırır ve derinin emmesini kolaylaştırır. Bu taş ucu aşağı gelecek şekilde boyunda taşınır. Böylece güven ve evrensel gücünüzün çoğalacağına inanılır. Diğer adı Tüccar Taşıdır. Bazı inanan insanlar kasalarına koyarlar. Parasal güçlerini arttırdıklarına inanırlar. Bazı kişilerde onun uğursuz bir taş olduğuna inanırlar ve ne olursa olsun el sürmezler.
Ametist :
Ametist, kuvars ailesindendir. Mor veya mavi-mor renklidir. Yüzyıllar boyunca değişik toplumlarda beğeniyle kullanılmıştır, Asya ve Mısır'da mühür olarak kullanılmıştır. Eski çağlarda sarhoşluğu yok eden taş olarak kabuledilirdi. O yıllarda kadeh, kap, çanak gibi araçların çoğu ametistten yapılmaktaydı. Bu taş, endoktrin ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Kanı temizlediğine ve enerji veridiğine inanılır. Aynı zamanda bilinç seviyelerini yükseltiğine ve yatıştırıcı etkisi olduğuna inanılır. Meditasyon için kullanılan en ideal taşlardan biridir. Çocukları korkularından ve solunum yolu hastalıklarından koruduğuna inanıldığı için çocuk taşı da denir. İskeleti kuvvetlendirdiğine, tiroid bezlerini harekete geçirdiğine inanılır. Aynı zamanda tansiyon ve kaygıyı azaltıcı, canlandırıcı etkisi olduğu, zihinsel açıklık ve aydınlanma için kullanılmaktadır. Fiziksel yetenekler, yaratıcı ifade ve iletişim yeteneğini kuvvetlendirdiğide düşünülür.
Yeşim Taşı :
Binlerce yıl once Çinliler bu taşı değerli taşlardan biri yapmışlardır. Efsaneye göre Çin Ejderinin yeryüzüne bıraktığı tohumların donmuş halinin Yeşim taşı olduğu düşünülür. Günümüzde Çinli büyük işadamları ellerinde Yeşimden tılsımlar taşıyor. Taşın hayvan biçiminde yontulmuşları vardır ve bugün bile hala çok revaçtadır. Aynı zamanda akıl hastalıklarına, dahili hastalıklara, göz bozukluğuna, kadınların adet ve doğum sancılarına iyi geldiğine inanılmaktadır.
Hematit :
Demirin madeninin başlıca kaynaklarından biridir. Narin bir kristaldir ve sertliğinden dolayı işlenirken çok titiz bir çalışma istemaktadir. Kan dolaşımı üzerinde pozitif etki yaratır. Dalağın doğru çalışmasını sağladığına, enerji, canlılık verdiğine, stresi azaltığına inanılır. Çekim gücü fazla olan bir taştır. Bu yüzden kişisel çekim, neşe, cesaret ve istek veriği düşünülür. Özellikle karar verme güçlükleride yardımcı olur. Eski çağlarda tılsım olarak kullanılırdı. Bu günlerde ise bu taşın bel soğukluğuna iyi geldiğine inanılır.
Akik :
Bedensel ve zihinsel kuvvet verici olduğu düşünülen Akik, taşıyan kişiyi tehlikeden koruduğuna, uyumsuzluklarına son verdiğine inanılır. Bu taşın aynı zamanda karabasana, uykusuzluğa, nazara, korkaklığa, ve metabolizmanın düzgün çalışmasına faydası olduğuna da inanılmaktadır. Akik taşına bazı kişiler Ateş veya Gezgin Taşı derler. Gerçeklerin farkına varılmasında yardımcı olduğu düşünülür.Hemen hemen tüm burç özelliklerine uymaktadır.
Lapis Lazuli :
Saf olmayan bir taşdır. Lapis Lazuli, lazurit ve diğer mavi minerallerin bileşiminden oluşur. Bu karışıma rağmen dünyanın en değerli taşlarından biridir. Çok eski medeniyetlerce de bilinen bir taştır. Mısır Kralı Tutankamon'un mezarını süslemiştir. Bu taş mavidir, fakat rengin yoğunluğu çıkarıldıkları bölgelere göre değişiklik gösterir. Gece Taşı veya Gerçek Taşı olarak isimlendirilir. Renginden dolayı göklerin sembolü olarak bilinir. İsimi "Göklerin Taşı" anlamını içermektedir.
Aquamarine :
Kimi zaman adına Gök Zümrüt de denilebiliyor. Aquamarine, soluk mavi-yeşil renkli bir taşdır. Bu sebepten Sakin Taş olarak da bilinebilir. Sakin Taş denilse de, Cesaret taşı olarak adlandırılır. Bu taşı taşıyan kişinin ölüm karşısında cesaretlendiği söylenilir. Bu taşı renginden dolayı, denizciler tılsım diye kullanırlar. Renginden dolayı kahinler tarafından da kullanılmıştır. Kahin Taşı olarak da anılır. Enteresan renklerde bulunabilen Aquamarine, mücevheratta da kullanılır. O güzel mavi rengini verebilmek için 400 derecede ısıtılmaktadır. Bu güzel taşın en güzelleri Brezilya'dan çıkmaktadır. Sinirleri yatıştırıcı özelliği olduğuna, düşünceyi berraklaştırdığına ve yaratıcı gücün ortaya çıkardığına aynı zamanda böbrek, karaciğer, dalak ve tiroid bezlerini kuvvetlendirdiğine ve vücudu temizlediğine inanılır.
Obsidyen :
Renginden dolayı bazıları Kara Kadife diye adlandırırlar. Bu taşın en çok tutulan cinsi üzerinde beyaz lekeler olanıdır. Kar Taneli Obsidyendir. Bu tür Saflık Taşı olarak da bilinir. Karın ve bağırsakları iyileştirme, zihin ve duyguyu birleştirme özelliğine sahiptir. Maskulen enerji verdiğine, negatif unsurları yok ettiği ve kaygıyı azalttığı düşünülür. Akıl ve sevgiden kopmamayı simgelemektedir.
Aytaşı :
Ay'ın ışıltısının yansıması olduğu söylenir. Bu yüzden ismi Aytaşıdır. Duygusal dengeleyici özelliğine sahiptir. Tutumlarda esneklik yaratığı düşünülür. Bu taş hakkında en çok rivayet Hindistan'dır. Kutsal bir taş olarak kabul ederler. Sevgilileri daha ihtiraslı yaptığı da söylenir. Aytaşı, kadınlar tarafından kısırlığa iyi geldiği, üreme organlarının sorunlarını çözdüğüne ve kolay doğum yapmaya yaradığına inanıldığı için taşınır. Egoizmi giderdiği ve fazla yemek yeme hissini ortadan kaldırdığı da düşünülür. Rivayetlerden en çarpıcısı , onu tılsım olarak taşıyan insanı şöhretli ve görünmez yaptığı olmuştur.
Kaplan Gözü :
Bu taş bir kuvars cinsindendir. Kesimlerine göre taşın isimleri farklılık gösteriyor. Bazı moddellere Kaplan Gözü denirken, bazılarına ise Bağımsızlık Taşı denir. Bağımsızlık taşı denmesinin sebebi, taşı üzerinde taşıyan kişileri başka insanlara karşı daha az bağımlı yaptığına inanılmasıdır. Olumsuz etkisinden dolayı çelişkili bir taş diye bilinir. Sindirim sistemi bozukluklarını bu taşın tedavi ettiğine inanılır. Aynı zamanda dalak, pankreas ve kolon için de faydalı olduğu düşünülür. Duygusal dengeyi sağlar ve inatçılığı azalttığı bilinir. Insanın olayları net algılamasında rol oynar. Kaplan Gözü’nün nazardan koruduğuna inanılmaktadır. Eski yıllarda bu niyetle kullanılırmış.
Topaz (Sarı Yakut) :
Eski yıllarda kudretli bir taş olarak bilinirdi. Topaz’ın, göz hastalıklarını ve veba gibi salgın hastalıkları tedavi ettiğine inanılır. Bu taşın diğer adı Aşk Taşıdır. Pek çok rengi vadır. Sağlıksız insanları sağlığına kavuşturduğu, korkaklıktan ve ahlaksızlıklardan uzaklaştırdığına inanılır. Nadir bulunan taşlardır. Topaz, mücevher yapımında kullanılmaktadır. Doğal ve ışıltılı bir taştır. Renksiz ve değişik renk gruplarında çeşitleri vardır. Sarı ve Turuncu olanları en değerli çeşitleridir. Dünyanın en değerli Topaz’ları Brezilya'da çıkarılmaktadır. Topaz kristali genellikle dörtgen şeklindedir. Elmasla aynı ağırlığa sahiptir.yegane değerli taşlardan biridir. Şeffaf olanları bazı zaman elmastan ayırt edilemez. Benzerlik ancak ölçümle ayırt edilebilir.
Aventurin :
Metalik parıltısı olan ve tanecikli bir yapıya sahipdir. Açık yeşil bir Kuvars türüdür. Aventurine Yıldız Taşı da denmektedir. Kalbin yakınında kullanıldığında, kalbi diğer insanların olumsuzluklarından koruyacağına inanılır. Yumuşak ve açık yürekli olmayı sağlar. Bu taş pürüzsüzdür. Göğsünüzün üzerinden direk cildinize temas etmesi gerekmektedir. Şayet taş sivriyse, sivri ucu yukarıya getirmelisiniz. Sınırsız imkanlar taşıdır, geniş ufuklar açar. Hayal kuranların taşı olarak da bilinir. Sınırlanmış, engellenmiş, dar düşüncelere kapılmış gibi düşünüldüğünde bu taş kullanılmalıdır.
Turkuvaz :
Bilinirliği olan bir taşdır. Tılsım olarak da kullanılır ve çok sayıda koruyucu özelliği bulunur. Bedeni kuvvetlendirdiğine, hücreleri yenilediğine, kan dolaşımı, ciğerler ve solunum sistemini canlandırdığına inanılır. Aynı zamanda sakinlik verirdiği ve yaratıcı ifadeyi güçlendirdiğine de inanılır. Bu taş duygusal dengeyi, iletişimi, sadakati ve dostluğu sembolize etmektedir. Eski çağlarda turkuaz hayvanları kötü etkilerden korumak amacıyla kullanılırdı. At Tılsımı olarak bilinir.
Oniks :
Kaygı azaltıcı bir taştır. Karşı cinsle olan kutuplaşmaları dengeler ve ilişkileri kuvvetlendirği düşünülür. Oniks kontrol ve denge unsuru bir taşdır. Bağımlılıklardan kurtulmaya yardım ettiği, konsantrasyonu sağladığı ve nazara karşı koruduğuna inanılır. Bazı kişiler tarafından Ayrılık Taşı denir.Oniks’in bir çok renk çeşidi vardır. Bu taşı kullanan kişinin hangi konuda enerjiye ihtiyacı varsa onu sağlayan bir taş olarak bilinir. Gelecek kaygılarını yok eder. Kişilerde farkındalığı da sağlayan bir taştır.
Turmalin :
Pozitif ve negatif kutuplara sahiptir. Elektriksel olarak değişik ve olağandışı bir taştır. Çeşitli renklere ve karışık renk biçimlerine sahiptir. Mücevher ve süs eşyası yapımında tercih edilir.Uyku verici özelliğe sahiptir. Beden ve zihni kuvvetlendirdiğine, duyarlılık sağladığına ve anlayışı arttırdığına inanılır. Konsantrasyon, sezgisel güçleri arttırdığına ve koruyucu etkileri olduğu da söylenmektedir.
Malahit :
Yeşil ve üzerinde daha koyu yeşil aynı merkezden çizgileri olan bir taşdır. Neşe taşıyan bir taştır. İsminin anlamı arındırıcı anlamındadır. Sakinleştirici bir taşdır ve uykusuzluğu tedavi edicidir. Malahit’in iki ayrı tonda yeşil renge sahiptir. Bu taş yeryüzünün titreşimlerini tutar. Bu kendinizi güçlü hissetmenizi sağlayacaktır. Böylece eski acılardan da kurtulursunuz. Aynı zamanda pancreas, dalak fonksiyonlarını arttır, kaygı ve tansiyonu dengeleyip, hücreleri yenileme özelliğine de inanılır. Dolaşım sistemi ve kalbi kuvvetlendirir. Fakat bu taşı aşırı duygusal olduğunuz günlerde fazla kullanmamanızı tavsiye ediyorlar.
Magnezit :
Yeryüzünde bilinen en değerli minerallerden birindendir. Hassas işlenme özelliğinden dolayı değerli taş oldğundan çok fazla tercih edilmez. Yaygın olarak ticari ve tıbbi kullanımı olan en önemli taşlardan biridir. Beyaz, gri, sarı ve kahverengi renklerinden olurlar. Analiz etmekte, kendini tanımakta, araştırıcılık ruhunu geliştirmete yardımcı olan bir taştır. Bu taşı kullanan kişinin motive olmasını ve farkındalığını arttırmasına yardımcı özelliklere sahiptir. Hayal gücünü, yaratıcılığı arttırdığı ve meditasyonlarda iç huzuru sağladığı düşünülür.
Kehribar :
Çok yumuşak ve çok hafif bir taştır. Isıtıldığı zaman elektriksel ve manyetik özelliği meydana çıkar. Sağladığı sıcaklık enfeksiyonun yayılmasını önler. Soğuk algınlığınında, boğaz ve tiroid bezi enfeksiyonlarında tedavi edici olduğuna inanılınır.Genellikle boynun çevresinde kullanılır.
Azurit :
Sinir sistemindeki enerji akışını arttırdığına, oksijenin daha iyi kullanılmasını sağladığına, psişik güçleri arttırıcı ve düşünceleri berraklaştırıcı özelliği olduğuna inanılır. Uzun süre araba kullanan ya da uzun sure bilgisayarda çalışmaktan gözleri yorulanlar kişilere tavsiye edilir. Azuritin mavi renkte olanı genelde rahatsızlık giderici olarak kullanılmaktadır. Mücevher olarak kullanılan bir taşdır. Çoğunlukla kolye ya da küpe olarak tasarlanır. Ruhsal olarak uyanık kalmanızı sağladığına ve merkezde tutarak konuşkan olunmasına yardımcı olduğu düşünülür.
Krizoprase :
Işıltısıyla göz kamaştıran bir taştır. Depresif durumlarda rahatlatıcı özelliğe sahiptir. Bu taşı kullanan kişinin problemlerini görmesine yardımcı olur, kendini tanımasını sağlar ve iç huzuru dengeleyici özelliğe sahip olduğuna inanılır. Bu taş aynı zamanda kişisel yeteneklerin ortaya çıkmasında büyük rol oynamaktadır.
Jasper :
Karaciğer, dalak ve mesaneyi kuvvetlendirdiği düşünülür. Toprak elementini temsil etmektedir.Sindirim sistemini, safrakesesini güçlendirdiği gibi, endokrin(hormon) sistemine de denge sağladığı söylenir. Taşı kullanan kişinin kendini sağlıklı, güçlü hissetmesini sağlar ve aynı zamanda fiziksel direnci arttırdığı düşünülür. Sevginin ve inancın simgesidir.
Zirkon :
Mücevher olarak kullanılan bir taşdır. Tamamen renksiz, kahverengi, yeşil, kırmızı ve sarı renklere sahip bir taş. En değerli olanı renksizidir. Zihni kuvvetlendirici, ince - kalın bağırsak hareketlerine faydalı ve uyumayı kolaylaştırıcı özelliğe sahip olduğu düşünülür. Bununla beraber duygusal dengeleyici olarak bilinmektedir.
Pirit :
Üzerinde altın rengi benekler vardır. Güzel ve değişik görünümlü bir taştır. Hazımsızlık için ve aynı zamanda kan dolaşımı tavsinde de iyi geldiği düşünülür. Beyin fonksiyonunu arttırıcı gücüyle birlikte, irade gücünü de yükseltir. Insanlarla uyumlu çalışmanın gerçekleşmesine yardımcı oluyor.
Yılan Taşı :
Genellikle de tılsım yapımı için kullanılır. Kadim Mısır Uygarlığı'ndan beri kullanılmaktadır. Dış görünümünün bir yılanın derisine benzediğinden dolayı bu adı almıştır. Bu sebepten dolayı her türlü böcek sokmaları, akrep ve yılan sokmaları gibi durumlarda iyileştirici gücü olduğu düşünülür. Aynı zamanda kişilerde romatizmal rahatsızlıklara iyi geldiği söylenir. Romatizma tedavisinde, ağrılı yerlere bu taşı sarılır. Diğer bir özelliğide yaralarda biriken iltahabı akıtmak için kullanılabilen bir taştır.
Kalsedon :
Kalsedon, kuvars ailesindendir. Şeffaf, yarı şeffaf veya donuk olan çeşitleri vardır. Salkım görünümünde sarkıtlar ve kaya oyuklarının astarlarında oluşmaktadır. Bazen az miktarda Opal içermektedir. Fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal dengeleyi özelliği vardır. Halk arasında kardeşliğe, iyimserliğe ve iyi dileklere teşvik eden bir taş olarak kabul edilir. Düşmanlığı, huzursuzluğu ve melankoliyi yatıştırma özelliği de vardır. Cömertliği, hassaslığı, anlayışı arttırır, minerallerin etkili bir şekilde özümsenmesini sağladığı düşünülür. Zihnin sağlamlığını arttırırken, bunamayı tedavi ettiği düşünülür.
Mercan :
Bir çok kişi Mercanın, kalbi ve dalağı güçlendirdiğini söyler. Mercan taşının nazara iyi geldiği söylenirken, konsantrasyonu çoğaltıcı bir etkisi olduğuda düşünülüyor. Sedef hastalığıyla beraber, bir çok cilt hastalığının tedavisi için kullanılmaktadır.
Olivin (Zebercet) :
Kalp, pankreas, dalak, ciğer , doku bozulmalarını önleyici özelliği olduğuna inanılan bir taştır. Zümrüt ailesindendir. Bu yüzden yeşil bir taştır. Vücut, zihin dengesini sağladığına, kaygıyı düşürüp zihni açacağına ve kişisel büyümeyi hızlandığına inanılır.
|

MÜCEVHERİ FİYATI DEĞİL GÜZELLİĞİ DEĞERLİ KILAR
Klasik mücevher anlayışını modern çizgilerle yeniden tasarlayan Surmak Susmak usta, “İnsan yaşamı gelip geçici bir misafirliktir. Sanat da bu süreçteki güzelliklerdir” diyor.
Surmak Susmak usta, 1972 yılından beri tasarlıyor ve üretiyor.Büyük ustaların yanında çırak olarak kuyumculuğu öğrenen Surmak ustanın kendisi de birçok başarılı çırak yetiştirmiş.Mücevher konusunda sınır tanımıyor; klasik, modern ve daha birçok dalda kendine özgü tasarımlara imza atıyor, geliştirdiği yeni tasarımlarla da sürekli vitrinini yeniliyor.Kişiye özel tasarımlar da yapan Surmak usta, “Benim için pahalı mücevher yok, güzel mücevher vardır” diyor.Surmak ustanın Orient Bazaar’daki Surmak Susmak Collection mağazasını ziyaret ettik ve merak ettiklerimizi sorduk.
Tasarım çizgilerinizde hangi akımların etkisi var?
Genel olarak insanları mutlu eden ve çağı yakalayan tasarımları tercih ediyorum.Çünkü kişiye özel çalışırım.Müşterinin isteği doğrultusunda modern, klasik veya başka şekilleri anında çizip, kendi isteğim doğrultusunda en iyisini yapmak için çaba harcıyorum.Dürüstlük ve sanat birleştiği zaman bir kişilik oluşturuyor.
En çok hangi malzemeleri kullanmayı tercih ediyorsunuz?
18 ayar yeşil kum cımar tekniğiyle ilgili çalışmalar, eskitlemeli çalışmalar, modern çalışmalar, çift kat gümüş ve altın çalışmalar yapıyorum.
Hangi taşları kullanmayı seviyorsunuz?
Daha çok pastel renkli taşları kullanmayı seviyorum.Granat, zümrüt, safir, yakut, lapis, yarı değerli ve değerli taşların hepsinin kendisine has bir güzelliği var.Doğadan çıkan her şey benim için güzeldir.Aklınıza ne geliyorsa, bütün taşlar…
Esin kaynaklarınız nelerdir?
Beni güzel huylu insanlar, takıyı yakıştıracak olan insanlar etkiler.Yakışacak insana en güzel takıyı, onun beğendiği ve ona yakışacak şekilde yapmayı isterim.Beni etkileyen tabiattaki ve dünyadaki güzel varlıkların hepsi diyebilirim.
Ürünlerinizi neye göre ayırırsınız?
Benim için pahalı bir mücevher yok, güzel mücevher vardır.Müşteri tarafından beğenilen benim için de en değerlisidir.İster basit olsun, ister çok taşlı olsun.Çok taşlı olur, beğenilmez, bu benim için geçerli değildir.Bir de fonksiyonunun çok olması lazım.Çok yönlü olan bir takının çeşitli şekillerde kullanılmasını isterim.Mesela bir kolyeyi, bazı parçaları sökerek broş olarak kullanmak, ortasındaki parçayı gerektiğinde yüzük olarak kullanmak, alternatifler yaratmak çok beğendiğim bir çalışma tekniğidir.Benim için tasarımın özelliği farklılık yaratmaktır.
Tasarımlarınız zaman içinde bir değişim gösteriyor mu?
Tabii ki…Hayata bakışta, tezgahtan kalkıp biraz etrafı görmek gerektiğini anladım.Dünyaya Türkiye’yi anlatmayı, bu güzellikleri dünyayla paylaşmayı isterdim.Geç mi kaldım diyeceğim ama geç kalmış da sayılmayız.Bu görüş hep vardı ama kendi adıma konuşmak gerekirse uygulayamıyoruz.Mesela, çok büyük markalar Türkiye’ye gelip çeşitli yerler kurdukları zaman buradaki esnafın ve sanatkarın durumunu düşünün.Büyük firmalara, güçlü rakiplere karşı güçsüz kalıyorsunuz.Yaptığınız parçayı düşünürken bir yandan da geçimi, atölyedeki diğer insanları düşünmek zorundasınız.Bunlar sizin kafanızda soru işareti olduğu zaman üretim gücünüz azalıyor ve verimli olamıyorsunuz.Sıkıntı içerisinde olan bir insanın üretim yapması çok yorucu bir iş.Yine de ayakta durduğumuz için şükrediyoruz.
Mücevher dünyasındaki trendleri takip ediyor musunuz?
Evet dergilerden takip ederim.Giyim modasını da takip ederek, hangi giysiye nasıl bir mücevher yapılabilir diye düşünürüm.Çünkü mücevher insanların giyim ve görünüşüyle ilgilidir.
Mücevher dışında başka tür tasarımlarınız da var mı?
Küçük heykeller yapmayı, küçük yaştan beri resim çizmeyi çok severim.Kolay kolay boş zamanım olmaz.Boş zamanlarımda da taslaklar yapar, o taslakları çalışarak, çeşitli parçaları birleştirerek kendi tasarımlarımı yaparım.Dükkanımın dekorasyonu da bana ait.Bunları hobi olarak yapıyorum, bu hobiler de beni dinlendiriyor.
Yani bir işi yaparken sıkıldığımda onu bırakıp başka bir işte uğraşırım.O da güzel sanatların başka bir dalı olur.Bu da bana çok güzel bir mutluluk verir.
Ödüllerinizden bahseder misiniz?
1995 yılında, bir anne ve kız gelerek benden yüzük istediler.Kızın ismi Meltem’di. “Yüzüğe senin ismini koyacağım” dedim.Yüzüğe Saray Meltemi ismini koydum ve Meltem’den rica ettim, “Sana yaptığım bu yüzüğü Dünya Altın Konseyi Yarışması’na sokabilir miyim?” dedim. “Çok mutlu olurum Surmak Abi” dedi.Yüzük 1995 yılı Dünya Altın Konseyi Başarı Ödülü’nü kazandı.Ondan sonraki yıllarda da bazı parçalarla girdim.Onlardan da derecelerim vardır.Onlar da bana ayrı bir mutluluk veriyor.
Tasarım işine nasıl başladınız?
Ben okusaydım ya iç mimar ya da mühendis olurdum ama muhakkak güzel sanatlarla ilgili bir meslek seçerdim.Çünkü elim yatkındı.Talebelik yıllarında resme olan ilgim beni güzel sanatlara itti.Ailem tarafından da, ilkokulda bir usta yanına verildim.Ustamız bize sadece bir iş verirdi.Biz de ustamız onu beğensin diye elimizden gelen her şeyi yapardık.Usta, usta değil artık bizim için bir aile reisi gibiydi, bir yol göstericiydi.Bize imkanlar sağladı, biz de o imkanlara kendi kişiliğimizi katarak ustamızın disipliniyle çalıştık.Antranik usta derlerdi, rahmetli oldu; çok iyi bir sanatkardı.Kaynak yapmayı ilk ondan öğrendim.Onun öğretmiş olduğu bazı şeylerle cesaret geldi ve başka bir ustanın yanına gittim.Levon ustanın sayesinde de imkanlar tanındı.Daha çok kendimi yetiştirdim diyebilirim ama onun vermiş olduğu imkan ve güven çok başkaydı.Şimdi o şekilde ustalar yok…
Usta deyince aklınıza ne geliyor?
Usta denilen kişi tecrübeli bir insan anlamına gelir benim için.Bilgisi, dürüstlüğü, düzgünlüğü ve temizliğiyle örnek davranışlarıyla, hayat tarzıyla yol gösterir.Usta size bu imkanı verir, bunu sunar ama siz bunu daha ileriye götürecek olan kişisiniz.Sizin hevesiniz, merakınız yoksa usta istediği kadar iyi olsun fark etmez.Onu canlandırıp daha güzel şeyler üretmek, farklılaştırmak sizin yapınız, becerinizle ilgilidir.Her şey ustayla bitmiyor.
Ustanızdan öğrendiğiniz en değerli şey neydi?
Güven.Ustam bana çok güvenirdi.Daha 16 yaşımdayken bana kasa anahtarını bırakırdı.Yalnız ustam değil, yandaki komşu dükkanlar bile anahtarlarını bize bırakırdı.O zamanlar her şey güvene dayalıydı.Bizim sektör güven ve itimada dayalıdır.Zaten cambazlık yaparak bu işi hayatta yapamazsınız, müşteriyle diyalogunuz söz konusu olamaz.Müşterinin size emanet ettiği mala hıyanet ettiğiniz zaman, zaten kendi kişiliğiniz sönük demektir.Biz o yüzden güvene dayalı çalışırız, bu bizim en büyük sermayemizdir.Bu güven sarsıldığı zaman geriye kalan her şey bitmiş demektir.Ayar o güvenin içerisindedir;kişilik, disiplin, düzen, verilen sözler, hepsi buna dahildir.Sözünüzde durduğunuz zaman kendi adınıza başarıyı yakalıyorsunuz.
Siz de çıraklarınıza güveniyorsunuz o zaman…
Çıraklarıma hiçbir zaman “Şöyle yapın, böyle yapın” demedim.Zaten sizin yaptıklarınızdan onlar örnek alacak, görünen köyün kılavuz istememesi gibi…Çocuklar her zaman örnek alırlar; iyi yönleri de, kötü yönlerini de…
Sizin usta olarak yetiştirdiğiniz tasarımcılar var mı?
Var.Aşağı yukarı 7-8 elemanım var ki hepsi de birbirinden değerlidir.Sebu Susmak, Vahan Turaç, Herman, Fabien, Arto, Sevan, Arda ve daha birçok isim var.Bu dediğim çocukların hepsi birbirinden güzeldir.
|

GÜMÜŞ
Zehirlenmeden vampire her derde deva!
Gümüş M.Ö 4000 yılının başlarında bile süs eşyası olarak kullanılıyordu.paranın icadıyla birlikte çok yakın tarihlere kadar para basımında da altından çok gümüş kullanıldı.gümüşün erken keşfedilen özelliklerinden biri de mikrop barındırmamasıydı.modern tıbbın babası Hipokrat da,yazılarında gümüşün hastalıklardan koruyucu ve iyileştirici özelliklerinden söz eder.Uluslararası deniz ticaretinin ataları sayılan Fenikeliler gemilerindeki su, şarap ve sirkeyi bozulmasını önlemek için gümüş şişelerde saklarlardı.Bu yüzden çok erken çağlardan itibaren, hastalıklardan ve zehirlenmelerden sakınmaya çalışan insanlar yemek ve içmek için kullandıkları kapları gümüşten yapmayı yeğlediler.Tabii bunu yapabilenler ancak zenginler ve iktidar sahipleriydi.Bugün varsıl ve “asil” çevrelerde hala devam eden gümüş kap kacak ve çatal, bıçak kullanma geleneğinin altında bu gerçek yatıyor.Neyse ki, uzak ve yakın tarihte gümüş kaplara ulaşamayan yoksullar bile gümüşün iyileştirici özelliğinden yararlanmanın yolunu bulmuşlardı.Kaplarda sakladıkları sütün tazeliğini korumak için içine gümüş para atarlardı.Bu gelenek 1900’lere kadar devam etti.Antibiyotiklerin henüz keşfedilmediği dönemde, mesela 1.Dünya Savaşı yıllarında gümüş bileşimli ilaçlar yaraların mikrop kapmasını önlemek için kullanıyordu.Bu tür ilaçların kullanımı 1990’lı yıllara kadar devam etti.Berberde sakal tıraşı olan erkeklerin yakından tanıdığı, tıraş sonrası yüzlerini dezenfekte etmek için kullanılan “Cehennem Taşı” da asırlardır yara ve yanık tedavisinde kullanılan bir gümüş bileşimi.Bugün hala yanık tedavisinin bir numaralı ilaçlarından sayılan “Silverdin” kremi, adından da kolayca anlaşılacağı gibi gümüş içeriyor.
Yalnız hastalıktan değil, vampir ve kurt adamdan da korur!
Gümüşün dolunayla kıyaslanan o eşsiz parıltısı, saflığı, insan sağlığına gerçekten yararlı olması ve geçmiş pek çok kültürde adının “ay”la anılması; sayısız miktarda mistik inanış ve efsanesinin başrolünde yer almasına yol açtı.Avrupa folklorunda çok eski yıllardan itibaren gümüşün yalnızca hastalıklara değil, mistik canavarlara karşı da koruyucu olduğuna inanıldı.Mesela vampirlerden korunmak için haç işe yarıyordu ama gümüşten yapılmışsa çok daha etkili oluyordu.Vampirler aynada kendilerini göremiyorlardı çünkü o devirde ayna sırları da gümüşten yapılıyordu.Kurt adamlara gelince, onlar yalnızca gümüş kurşunla öldürülebiliyordu.Böylesine popüler bir “gerçek”ten sinema sektörü ve Hollywood da uzak kalmadı.1922 tarihli kült vampir filmi Nosferatu’dan bu yana yüzlerce vampir ve kurt adam filminde kahramanlar kendilerini hep gümüşle savunmaya çalıştı.Efsane ve filmler bir yana gümüş bugün de insanoğlunun en büyük yardımcılarından biri.Tüm dünyada çıkartılan gümüşün yüzde 33’ü mücevher ve takı yapımında, yüzde 3’ü de para ve madalya basımında kullanılıyor.
Topraklarında gümüş bulunan şanslı üleler ise sırasıyla; Meksika, ABD, Kanada, Peru, Avustralya, Bolivya ve Türkiye…
Gümüş hakkında, gümüş güzelliğinde üç de atasözü dilimize pelesenk olmuş:
“Söz gümüşse, sükut altındır.”
“Altın gide dursun, gümüş bize kalsın.
“Altın zenginliği, şatafatı; gümüş asaleti, saadeti temsil eder.”
Gerçek ve sahte gümüşü anlamanın yolları
*Piyasada Alman gümüşü olarak bilinen ürünler bazen sahtecilik amacıyla gümüş yerine satılabilir.Çinko, bakır ve nikel karışımıyla yapılan ve gümüşü andıran Alman gümüşü, dekoratif amaçla ve çatal, bıçak, kaşık yapımında kullanılır.Alman gümüşü üzeri elektroliz yoluyla gümüşle kaplanarak gerçeğine daha fazla benzetilir.Aman dikkat!
*Gerçek gümüş ve sahte gümüş atasında görsel anlamda hiçbir fark yoktur.Görünümü ve sertliği gerçek gümüşe çok benzer, üzerine yapılan motifler ve formlarla da aynı görüntüyü verebilir.
*Gerçek gümüşü ayırt etmek için iki noktaya dikkat edin:
1-Ürünün üzerinde ayar damgası olmalı. (En az 925 ayar)
2-İstanbul Kuyumcular Odası’nın üreticiye verdiği veya kurumsal firmaların kendilerine özgü aldıkları patent numarası olmalı.
*Ayar damgası olan ama patent numarası olmayan gümüşler, korsan gümüş olarak tabir edilir.Ürünle ilgili herhangi bir sorun olduğunda aynı üründen daha çok miktarda sipariş etmek istediğinizde müracaat edeceğiniz bir yer yoktur.Ürünün kime ait olduğu bilinmez.
Temizleme ve saklama yolları
*Gümüş oksitlenmez ama havadaki eser miktardaki kükürtlü hidrojen yüzünden zaman içinde matlaşır ve kararır.
*Gümüşlerinizi kullanmadığınız zamanlarda kararmaması için yumuşak naylon poşetlerde (asla jelatin değil), hava almayacak şekilde, ağzı sıkıca kapalı olarak saklayın.Hava ile teması kesildiği zaman gümüş kararmaz.
*Büyük marketlerde satılan gümüş temizleyici ürünleri kullanmak gümüş temizliği için en güvenli yöntemdir.Gümüş temizleyiciler kimyasal ihtiva eder.Prospektüsü olmayan ürünleri kullanmayın.
*Gümüş temizleyiciler; krem jel, ilaçlı pamuk, ilaçlı bez ve ilaçlı eldiven şeklinde olabilir.Bezler kirlenince yıkama gereği doğmaz, ilaç içine nüfuz ettiği için ömrü bitene kadar tekrar tekrar kullanılabilir.
*Temizlenmesi gereken çok miktarda gümüşünüz varsa, kendi gümüşçünüze veya Kapalıçarşı’daki herhangi bir gümüşçüye teslim edilebilir, makul bir fiyata temizlik ve bakımını yaptırabilirsiniz.
Temizlerken “sakın” yapmayın!
*Gümüşlerinizi limon-tuz gibi karışımlarda asla temizlemeyin, bu tür maddeler gümüşü çizer ve zarar verir.
*Gümüş temizleme maddesi ve pamuklu kumaş haricinde hiçbir malzeme kullanmayın.
*Sert bir kumaşla ovmak, gümüşü çizebilir.
*Vazo veya sürahi olarak kullandığınız gümüşleri, kullandıktan sonra ıslak bırakmayın.Hemen temizleyin ve iyice kurulayın.Aksi takdirde gümüşte lekeler oluşur.Lekeleri herhangi bir gümüş temizleyici ile çıkarabilirsiniz.
*Kullanılmadığı zamanlarda kararmaması için gümüşü streç-folyo’ya sarmak doğru değildir
|

TAKILAR NASIL TEMİZLENMELİ
Takılarınıza düzenli bakım yapmazsanız ışıltılarını kaybederler. Belli bir zaman sonra matlaşan takılar, deformasyona uğrar, çizilirler.Matlaşan lekelenen takılarınızı sıcak su içine bir miktar deterjan ekleyerek eski bir diş fırçasıyla temizleyin.
Hazırladığınız sıcak suya çok az amonyak eklerseniz takılardaki kir ve lekeleri daha kolay temizleyebilirsiniz. Temizlediğiniz takınızı daha sonra su altında tutarak durulayın. Bu temzilik malzemelerinin dışında parlatıcı kimyasallar kullanmayın.
Elmas taşlı takıları su veya herhangi bir sıvıyla temizlemeyin. Bu elmas işçiliğinde kullanılan boyanın bozulmasına sebep olur, taşı bozar.
Beyaz altın gibi takılarınızı yaklaşık iki yılda bir kuyumcunuza giderek rodaj yaptırırsanız ilk günkü parlaklığını geri kazanırsınız.
Evde temizledikten sonra giderilmeyen leke ve çizikler için aldığınız firmaya ya da kuyumcuya giderek ultrasonik yıkama makinelerinde temizletebilir ya da polisaj makineleriyle cila yaptırabilirsiniz. Polisaj işleminin mücevherinizin gramajını az da olsa azaltan bir tür zımparalama olduğunu unutmayın.
Takılarınızı ev işleri sırasında çıkarın. Kullanmadığınız zamanlarda kutusunda saklayın.
Takılarınızı sert cisimlere sürtmeyin. Ter, deodoranttan uzak tutun. Takınızı parfüm sıktıktan sonra takın.
Güçük takı ve eşyanızı temizlerken lastik eldiven kullanmayın. lastik eldiven gümüş eşyada iz bırakır ve kararmalarına neden olur.
|
|
|
|
|
|
|
|
|